"zorunda kalmayayım" - Translation from Turkish to Arabic

    • لا أضطر
        
    • أضطر لذلك
        
    • ولن أضطر
        
    • لا يكون علي
        
    • لا تضطرّني
        
    • أضطر إلى
        
    Çünkü yukarı çıkmak zorunda kalmayayım diye çalışma odasını yatak odasına çevirdin. Open Subtitles لأنك حولت الغرفة السفلى لغرفة نومٍ لي حتى لا أضطر للصعود للفوق.
    Gazeteyi elime ver de, taşınağımı bırakmak zorunda kalmayayım. Open Subtitles وسلمني الصحيفة كي لا أضطر لاستخدام الملقاط
    Gözlerimi onlardan alamıyorum. Şuraya koyayım ki daha çok bakmak zorunda kalmayayım, hoş çakal. Open Subtitles لا يمكنني إبعاد ناظري عنهم أدخل هنا كي لا أضطر للنظر إليك مجدداً
    Bana Girişim'in ne olduğunu söyle ben de zarar vermek zorunda kalmayayım. Open Subtitles أخبريني ما هو المشروع العام ولن أضطر لذلك.
    Biri şu adamı öpsün de ben öpmek zorunda kalmayayım. Open Subtitles ليقبل أحدكم هذا الرجل لكي لا أضطر لذلك
    Bu bende kalıyor, gözlerini dört aç bende bunu kullanmak zorunda kalmayayım. Open Subtitles سأحتفظ بها، وستبقي عينيك للأمام ولن أضطر لاستعمالها
    Bu yemeğe gitmek zorunda kalmayayım diye biri beni sevabına öldürebilir mi? Open Subtitles ليرحمني أحدكم رجاءً ويقتلني كي لا يكون علي الذهاب لهذا الشيء.
    Lütfen bana şaka yaptığını söyle ki seni kovmak zorunda kalmayayım. Open Subtitles أخبرني رجاءً أنّك تمزح كي لا تضطرّني إلى طردك
    Öyleyse vaktinizi boşa harcamayın ki ben de karışmak zorunda kalmayayım. Open Subtitles إذن توقف عن إضاعة وقتي حتى لا أضطر إلى التدخل
    Hayır bunu yapıyorum ki, kimse için çalışmak zorunda kalmayayım. Open Subtitles لا، إني أقوم بهذا لكي لا أضطر للعمل مع أحد أبداً
    Lütfen beni hemen hastaneye götür de şunların suç mahallini sikip attığını görmek zorunda kalmayayım. Open Subtitles أرجوك خذني للمستشفى حتى لا أضطر لمشاهدتكم تخربون مكان الجريمة
    Ayrıca işten kendi isteğinle çıkmanı istiyorum ki bir de işsizlik parası ödemek zorunda kalmayayım. Open Subtitles وأنا أريدكِ أن تقدمي استقالتكِ حتى لا أضطر لأن أدفع لكِ بنساً واحداً
    Sana tedarikçilerle buluş diye para veriyorum... ki ben yapmak zorunda kalmayayım. Open Subtitles أدفع لك لتقابل أولئك الموردين كي لا أضطر لهذا
    Bu bende kalıyor, gözlerini dört aç bende bunu kullanmak zorunda kalmayayım. Open Subtitles سأحتفظ بها، وستبقي عينيك للأمام ولن أضطر لاستعمالها
    Gel de, sürekli kardeşinle konuşmak zorunda kalmayayım. Open Subtitles كي لا يكون علي ان اتحدث لإخيك طوال الوقت
    Yine bir pasta bulup, kafanı ona bulamak zorunda kalmayayım. Open Subtitles لا تضطرّني لجلب كعكة وغرس وجهك فيها ثانية
    O zaman umalımda bir daha bahsetmek zorunda kalmayayım. Open Subtitles إذًا فنأمل ألا أضطر إلى ذكر الأمر مرة أخرى

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more