"zorundaydınız" - Translation from Turkish to Arabic

    • عليك
        
    Ama bu işin dönüp sizi bulmayacağından emin olmak zorundaydınız. Open Subtitles لكن توجب عليك التأكد أن الأمر لم يكن ليعود عليك
    Biliyorduk ki, eğer dikkat çekmek istiyorsanız, çizgili görünmek zorundaydınız ve biliyorduk ki, eğer kriptik olmak istiyorsanız, buna benzemek zorundaydınız. TED علمنا أنه إذا أردت أن تظهر، عليك أن تبدو مخططًا، وعلمنا أيضًا أنه إذا أردت أن تبدو خفيًا، فعليك أن تبدوا هكذا.
    Sinirlerin etkinliğini ölçmek için bunu beyin dokusunun tam içinde yapmak zorundaydınız. TED فلقياس نشاط الخلايا العصبية، عليك القيام بذلك داخل نسيج الدماغ نفسه.
    Çünkü Yunanlar sadece bir kez yaşandığına inanıyorlardı ve öldüğünüzde Styx nehrini geçmek zorundaydınız TED لأنه ،كما ترون، فإن الإغريق يؤمنون أنك تعيش مرة واحدة فقط وعندما تموت، يجب عليك ان تعبر نهر ستيكس
    Bir form doldurmak zorundaydınız. Sorulardan birinde, aile büyükleriniz arasında Yahudi olup olmadığı soruluyordu. Benim yoktu. Open Subtitles كان عليك أن تملئ استمارة بيانات محدد بها سؤال عن ما اذا كان أى من اجدادك من اليهود
    Saat dokuz, dokuz buçuk gibi orada olmak zorundaydınız. Open Subtitles وكان عليك أن تتواجد هناك فى تمام التاسعة أو التاسعة والنصف وليس بعد هذا الموعد
    "Katı olmak zorundaydınız. Kendinize 'Hayatta kalmalıyım' diyebilmek için..." Open Subtitles أنت يجب عليك أن تكون صلباً و يجب أن تكون ذو إرادة قوية
    "...kendi çıkarı için kullanabilirdi. Çok dikkatli olmak zorundaydınız." Open Subtitles هى ستستعمله لمصلحتها لذا وجب عليك أن تكون حريصاً جدا
    Siz de onu parçalara ayırmak zorundaydınız değil mi? Open Subtitles و كان لزاماً عليك أن تقطعه إرباً.. ألم تعلم بهذا؟
    Ama onları bildirmek zorundaydınız, bilmiyor muydunuz? Open Subtitles لكن يجب عليك تقديم تقرير عنهم ألا تعرف ذلك؟
    Katmak zorundaydınız zira uçuş için gerekli yakıtı belirlerken doğru ağırlık hesaplaması yapmak hayati önem taşır. Open Subtitles كان عليك ذلك بسبب حسابات الوزن الدقيقة هي محرجة عند قياس كمية الوقود المطلوبة للطيران
    Gidip onu seçmek zorundaydınız, değil mi? Open Subtitles كان عليك التحرك لإختيار تلك العروسة، صحيح؟
    Geçen yüzyılda, hayatta kalmak için öyle olmak zorundaydınız. Open Subtitles في الماضي، ينبغي عليك أن تكون محاربًا لكي تبقى حيًا.
    19. yüzyıl başlarında, eğer jeolog idiyseniz ve Dünya'nın yaşı ile ilgili bir iddiada bulunduysanız, bunun Genesis'te bahsedilen dünyanın yaşı ile tutarlı oldup olmadığını açıklamak veya neden tutarlı veya tutarlı olmadığını açıklamak zorundaydınız. TED لو كنت جيولوجيا أوائل القرن التاسع عشر وقدمت ادعاء حول عمر الأرض، كان عليك توضيح ما إذا كان ذلك يتفق أو كيف يتفق أو لا يتفق ضمنيا مع عمر الأرض في كتاب سفر التكوين.
    Okula gitmek zorundaydınız. TED حيث كان يتعين عليك حضور الدرس.
    Yani, süt ile yapmak zorundaydınız! Open Subtitles إذاً, كان عليك أن تقوم ببعض الأعمال مع الحليب!
    Yarasını kaşımak zorundaydınız. Open Subtitles كان لزاماً عليك أن تنتزع القشرة
    Bunu doğru yapmak zorundaydınız. Open Subtitles كان عليك أن تقوم بذلك بشكل صحيح.
    Proleter şartlarını kabul etmek zorundaydınız. Open Subtitles عليك اعتناق المذهب البروليتاري
    Dünyanın en zengin ülkesini devirmek istiyorsanız biraz daha ciddi olmak zorundaydınız. Open Subtitles هل تريد أن تُدير أغنى بلد في العالم ؟ "عليك بأن تبدء بـ مطاردة الحمر "السوفيت

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more