Londra'dan ayrılmadan önce görüşemediğimiz için üzgünüm. | Open Subtitles | انا آسف أنّي لم استطع الاتصال بكِ حين مُغادرتي للندن |
Sana hoca konusunda inanmadığım için üzgünüm, oldu mu? -Çocuktum, anlamadım. -Öyle mi? | Open Subtitles | أنا آسف أنّي لم أصدّق بشأن المدرّب، إتّفقنا؟ |
Sana zarar vermeye çalıştığım için üzgünüm. Bunu asla istemem. | Open Subtitles | آسف أنّي حاولت إيذاءك لما فعلت ذلك بإرادتي أبدًا |
Bu kadar incinmesine sebep olduğum için üzgünüm. Çünkü bana büyük mutluluklar yaşatmıştı. | Open Subtitles | آسف أنّي سببت لها ألمًا جمًّا، لأنّها أدخلت لفؤادي بهجة عظيمة. |
Önem verdiğim birini bulduğum için özür dilerim. | Open Subtitles | أنظرِ، أنا آسف أنّي وجدتُ شخصاً أهتمّ لأجله |
Söylenecek birşey yok. özür dilerim. | Open Subtitles | ليس هنالك ما يضاف آسف أنّي كذبت |
Dünyayı daha iyi bir yer hâline ve yaratacağım o geleceği değiştirmeye çalıştığım için üzgünüm. | Open Subtitles | انا آسف أنّي اردت ان اجعل العالم مكان افضل واغير ذلك المستقبل القاسي الذي يفترض ان اصنعه |
Yardımcı olamadığım için üzgünüm. Hadi ama. | Open Subtitles | آسف أنّي لمْ أتمكّن من مُساعدتك. |
Güvende olup olmadığını bilmek istedi. Onu kurtaramadığım için üzgünüm. | Open Subtitles | آسف أنّي لم أتمكّن من إنقاذه هو وأمي. |
Sana yalan söylediğim için üzgünüm. | Open Subtitles | أنا آسف أنّي كذبت عليك. |
Sana bunu söyleyen kişi olduğum için üzgünüm. | Open Subtitles | آسف أنّي من أطلعك |
Seni bıraktığım için üzgünüm, dostum. | Open Subtitles | آسف أنّي تركتك، يا صديقي |
Senden süphelendigim için üzgünüm. | Open Subtitles | آسف أنّي شكتت بكَ. |
Cenazeyi kaçırdığım için üzgünüm. | Open Subtitles | آسف أنّي فوتُّ الجنازة. |
Seni kurtaramadığım için üzgünüm Lex. | Open Subtitles | آسف أنّي لم أستطع إنقاذكَ يا (ليكس). |
Seni o gece terk ettiğim için özür dilerim. | Open Subtitles | آسف أنّي أدرت ظهري لك ليلتئذٍ. |
Günaydın. Zile bastığım için özür dilerim. | Open Subtitles | صباح الخير، آسف أنّي استخدمت الجرس |