Eğer onları nasıl hayal ettiğimi bileseler olay biraz acayip hal alırdı. | Open Subtitles | و لذلك فكرت اذا ما كانوا سيعلمون ما أتخيله سيكون ذلك محرجا |
Kilisede dikilmiş bana sevgi dolu şekilde baktığını hayal ediyorum. | Open Subtitles | كنت أتخيله يقف فى المذبح بنظر إليّ بكثير من الحب |
İdeal gelecekte hepimizi farklı kimliklerle hayal ediyorum, bu kimliklerden en az bir tanesi sanatçı olacak. | TED | المستقبل المثالي الذي أتخيله هو حيث جميعنا نملك هويات متعددة، على الأقل واحدة منها هو الفنان. |
Mutlu ve sağlıklı bir şekilde yaşayan insanlar-- bu benim hayal ettiğim dünya. | TED | يعيش الناس سعداء وأصحاء ــ هذا هو العالم الذي أتخيله. |
Yalanlarını her dinlediğimde tek düşündüğüm gırtlağını kesmekti. | Open Subtitles | في كل مرة أجلس بجانبك وأستمع لأكاذيبك كل ما يُمكِن أن أتخيله هو قطع حنجرتك |
Odamda hiç pencere yoktu ama lapa lapa yağan karı hayal etmek harikaydı. | TED | ولم يكن هناك شباك في غرفتي لكن كان عظيماً أن أتخيله يتساقط وكله لزج |
Ayaklarının altına yapışan volkanik toprak üzerinde çok yavaş, ağır hareketlerle ilerlediğini hayal ediyorum. | Open Subtitles | أتخيله يمشي ببطء كما يفعل الغواص في هذه التربة البركانية التي تلتصق بباطن القدم |
Bu senin hayal edebildiğin gibi bir şey değil, deyip duruyorsun. | Open Subtitles | إنكِ تستمرين بالقَوْل بأنَّ الأمر ليس كما أتخيله |
Evet, ...seni hayal ettiğimde aklıma ilk gelen şeydir. | Open Subtitles | نعم , هي أول ما أتخيله عندما أحلم فيك و أنا صاح |
Çok eğlenceli bir iş gezisinde olmalısın. hayal edebiliyorum. | Open Subtitles | حسناً، بالتأكيد تستمتع بوقتك في رحلة العمل هذا ما أتخيله |
Ben onu hayal ederim ama giysili olsun. | Open Subtitles | أو أن أتخيله بأي شكل إلا مرتدياً كل ثيابه |
Sizin eviniz ve evliliğiniz de tam hayal ettiğim gibi. | Open Subtitles | وبيتك يكون كما أتخيله في عقلي كما بيتكما |
Beni düşündüğünü hayal ediyorum dışarıda bir yerde birinin içinde yanıyorum. | Open Subtitles | أتخيله وهو يفكر فى, كإنه شمعه تحترق هناك بمكان ما |
Onu asla böyle hayal etmiyordum. | Open Subtitles | عجباً.أنا لم أتخيله ابداً بهذه الطريقة، تعلم؟ |
Alev alev, ateşler içinde yatan küçük bir çocuk hayal edin ki tarih okuyor. | Open Subtitles | أتخيله فقط، كفتى صغير مصاب بالحمى القرمزية في الفراش يقرأ التاريخ. |
Ve benim hayal gücümden değil. Yani sen her gün nereye gidiyorsun? | Open Subtitles | وليس هذا ما أتخيله عنك، لذا إلى أين تذهبين كل يوم بحق الجحيم؟ |
O garajı toparlıyor. Şimdiden hayal edebiliyorum. | Open Subtitles | إنه ينظف المرأب، يمكنني أن أتخيله الآن |
Ben bunlari hayal ediyorum. | Open Subtitles | أنا أتخيله هذه ليست الحياة الحقيقية |
Yine de bu şekilde hayal etmemiştim. - Hangi yöne gideceğiz? - İnşaatın olduğu yere, tepeye. | Open Subtitles | لم أتخيله هكذا - إلى أين سنتجه على أي حال؟ |
Çok garip ama düşündüğüm son şey belki de zamanı durduran tek kişi olmadığımdı. | Open Subtitles | أمر هزلى ، لكن الشىء الأخير الذى كنت أتخيله أننى ربما لست الشخص الوحيد الذى بمقدوره إيقاف الزمن |
Emily'ye bu şekilde saldırdığını gözümde canlandıramıyorum. | Open Subtitles | من الصعب علي أن أتخيله يهاجم إيميلي بهذا الشكل |