Kocanızı çok daha sessiz bir adam olarak hatırlar gibiyim sanki. | Open Subtitles | كنت أتذكر أن زوجكِ كان رجلاً أكثر هدوءاً من ذلك |
Balık ezmesini çok sevdiğinizi hatırlar gibiyim Tilly Hala. | Open Subtitles | أتذكر أن عجين السمك هو إحدى أشيائك المهارية يا عمتي "تيلي" |
Şehir yönetimi, zırhlı araç soygunu sırasında mahvettiğimizi söyledikleri üç aracın parasını ödememizi istiyor ama ben sadece iki tane vardı diye hatırlıyorum. | Open Subtitles | تحملنا المدينة تكاليف ثلاثة سيارات للشرطة تقول أننا حطمناها أثناء السطو على السيارة المدرعة أتذكر أن فقط تحطيم سيارتين |
Çünkü birkaç hafta önce burada farklı bir mekan olduğunu hatırlıyorum. | Open Subtitles | لأنني أتذكر أن هنا كان يوجد مكان آخر قبل بضعة أسابيع |
'Semiz bir buzağı'yı hatırlıyorum, ama, hatırladığım kadarıyla, hayli hassas bir hayvandı. | Open Subtitles | أتذكر أن به بقرةٌ سمينة، لكن, على حد علمي أنه حيوانٌ عاقل. |
Evet, diğer yerin bir manzarası olduğunu hatırlamıyorum. | Open Subtitles | نعم، لا أتذكر أن المكان الاخر كان يتمتع بهذه المشاهد |
Hatırlıyorum da Prenses her zamanki at arabasını reddetti. | Open Subtitles | أتذكر أن الأميرة رفضت أن تركب عربتها المعتادة. |
Seni kovalamanın, bir hayaleti kovalamaya benzediğini hatırlıyorum. Seni daha önce de yendim. | Open Subtitles | ـ أتذكر أن مطاردتك كانت كمطاردة شبح ـ لقد هزمتك من قبل |
Anthony'nin dondurma yapmakla ilgili bir şeyler söylediğini hatırlar gibiyim. | Open Subtitles | لكن، أتذكر أن ( أنطونى ) ذكر شئ عن المثلجات |
Anthony'nin dondurma yapmakla ilgili bir şeyler söylediğini hatırlar gibiyim. | Open Subtitles | لكن، أتذكر أن ( أنطونى ) ذكر شئ عن المثلجات |
Eminim buna. Yemin ederken böyle söylememiştik diye hatırlıyorum. | Open Subtitles | يبدو أنني أتذكر أن هناك ما هو أكثر من وعودنا. |
Uşak kahveyi daha yeni getirmişti diye hatırlıyorum. | Open Subtitles | أتذكر أن رئيس الخدم قد أحضر القهوه |
Sadece sesin çok şiddetli ve çok şok edici olduğunu hatırlıyorum. | TED | فقط أتذكر أن الصوت كان هائلاً و مفزعاً للغاية. |
Duvarlarımın siyah deriyle kaplı olduğunu hatırlıyorum. | Open Subtitles | أتذكر أن جدران غرفتي كانت مغطات بالجلد الأسود. |
hatırladığım kadarıyla ben ordudayken insanlar böyle görünmüyordu. | Open Subtitles | أنا لا أتذكر أن الناس يبحثون مثل عندما كنت في الجيش. |
Benim hatırladığım kadarıyla Hannah'da mononükleoz vardı, senin yurdundaydık ve meme uçların sertleşmişti. | Open Subtitles | لاني أتذكر أن هانا كانت مصابة بمرض مونو وكنا في غرفة نومكِ وحلماتكِ أنتصبت |
Annemin bendeki gibi tuhaf kızarıklıkları olduğunu hatırlamıyorum. | Open Subtitles | أنا لا أتذكر أن أمي كان لديها الطفح الجلدي الغريب مثل ما لديّ. |
Rick'in onu yakaladığımızda susuz olduğunu hatırlamıyorum. | Open Subtitles | لا أتذكر أن ريك كان مصاباً بالجفاف عندما أحضرناه |
Hatırlıyorum da, senin vaftiz töreninde kutsal su çok sıcakmış gibi yaptığım zaman annen küplere binmişti. | Open Subtitles | أتذكر أن أمك كانت غاضبة للغاية مني في تعميدك |
Kan kokusunun bozuk para kokusuna benzediğini hatırlıyorum. | Open Subtitles | أتذكر أن رائحة الدم كالعملات المعدنية |