senin için bir gecede 50 araba çaldım. | Open Subtitles | لقد سرقت 50 سيارة من أجلك في ليلة واحده،حسناً؟ |
senin için, bu "öte âlem"e ölü numarası yaparak geldik. | Open Subtitles | تظاهرنا بالموت لنأتي هنا من أجلك في عالم الارواح |
Haberin yok ama İnternette senin için düzenlenen bir kelle avı var. | Open Subtitles | .تبا هناك مكافأة وضعت من أجلك في الانترنت |
O zaman posta kutusuna sizin için bir not bıraktığını bilmeniz sorun olmaz. | Open Subtitles | إذًا لن يزعجك أن تعرف أنها تركت رسالة من أجلك في صندوق البريد |
O zaman posta kutusuna sizin için bir not bıraktığını bilmeniz sorun olmaz. | Open Subtitles | إذًا لن يزعجك أن تعرف أنها تركت رسالة من أجلك في صندوق البريد |
Evet, birazdan senin için gelecekler. | Open Subtitles | أجل يجب أن يكونوا هنا من أجلك في أي دقيقة |
Sonra senin için yüzeceğim Radio City çeşmesinde | Open Subtitles | ثم سأسبح من أجلك في نافورة راديو سيتي |
senin için bir mesaj bırakılmış. | Open Subtitles | هناك رسالة من أجلك في الاستقبال.. |
O senin için bunu her zaman yapıyor. | Open Subtitles | هي تفعله من أجلك في كل الأوقات |
Hepsinden biraz var ama en çok senin için. | Open Subtitles | قليل من كل شيء لكنه من أجلك في الغالب |
senin için Los Angeles'taki gümrük resimlerini temizledim. | Open Subtitles | "قمت بإنهاء الجمارك من أجلك في "لوس أنجلوس |
senin için bu kadar önemli bir gece için değmez. | Open Subtitles | ليس عدلا من أجلك في ليلتك الكبيرة |
Pock. senin için bir mesaj bırakılmış. Delphi 4243. | Open Subtitles | هناك رسالة من أجلك في الاستقبال يا (بوك)، إنها من "أديلفي" 4243 |
Çantada senin için bir hediye var. | Open Subtitles | ثمّة هدية من أجلك في الحقيبة. |
senin için her gün atlayabilirim Clark. | Open Subtitles | سأقع من أجلك في أي يوم. |
Bir Zürih bankasında senin için bir hesap açmıştım. Böyle bir şey olması ihtimaline karşı. | Open Subtitles | احتفظت بحساب من أجلك في بنك (زوريخ) في حال أن شيئا مثل هذا قد يحدث |
Ah, Bay Berk, yukarıda sizin için bir sundurma hazır. | Open Subtitles | أوه مستر بيرك هناك يكون سرير جاهز من أجلك في الدور العلوي الآن |
Bu paket az önce sizin için danışmaya bırakılmış. | Open Subtitles | لقد ارسل هذا للتو من أجلك في مكتب الاستقبال |
Bu ne cüret? Mahkemede sizin için kendimi küçük düşürdüm, peder. | Open Subtitles | لقد أذليت نفسي من أجلك في قاعة المحكمة ، أبتي |
Her kaybettiğinizde kuzeye sürüp sizin için geri almamız gerekecekse size niye ihtiyacımız olsun? | Open Subtitles | وإذا توجب علينا أن نتوجه نحو الشمال لنستعيدها من أجلك في كل مرة تخسرها لماذا نحن بحاجتك؟ |
Bunu sizin için... bir kalp atışı kadar zamanda alabilecek bir çok erkek tanıyorum. | Open Subtitles | أعرفالعديدمن الرجال... الذين سيودون شرائه من أجلك في غمضة عين |