"أجلهِ" - Traduction Arabe en Turc

• için
• Onun

Parayı al ve siktir git buradan. Zaten bunun için geldin, değil mi?
خُذ المال و أخرج من هُنا, أليسَ هذا ما أتيت من أجلهِ ؟

Buraya ne için geldiğini çok iyi biliyorum ve sen de aradığının bende olduğunu biliyorsun.
أَعْرفُ جيداً ما جِئتِ من أجلهِ وأنت تَعْرفين جيداً بأنّهن عِنْدي

Onun için ne kadar aldın, seni manyak sürtük?
كم تلقّيتِ من أجلهِ أيتها العاهرة المخبولة؟

Ve o zaman bana her kim ihanet ettiyse, şu an da Onun için çalışıyor olabilir.
وأياً من كان يخونني حينها رُبما يكون يعمل من أجلهِ اليوم.

İnandığınız şeyler için savaşıyorsunuz, daha iyiye gitmesini umarak sesinizi duyurmaya çalışıyorsunuz.
و تدافعُ عن الذي تؤمنُ به, لذلك للقول , أنَّك قلت ما تريده للعالم. و تأملُ أن يتحوّلَ الأمر بشكلٍ جيّدٍ من أجلهِ.

Onun için iş yaptığımız her sefer, hayatımızı tehlikeye atıyoruz.
أنصتِ، كل مرة نقومُ بالسرقة فيها من أجلهِ فإننا نخاطرُ بحياتنا.

Onun ve mirası için her şeyi yaparım.
سوف أفعل أى شيء من أجلهِ. و تُراثه.

Onun için yapabileceğimiz bir şey yok artık.
لا يمكننا فعلِ شيءً من أجلهِ الأن

Umarım Onun için yaptığın fedakarlığın değerini biliyordur.
آملُ أنّهُ يقدّرُ ما فعلتهُ من أجلهِ

Bu çok aşağılayıcıydı. Onun için çok kötü hissetmiştim.
كان الأمرُ مُهيناً للغاية ... لقد شعرتُ بإنزعاج شديد من أجلهِ فحسب

Onun için döneceğime yemin ettim.
وعدتهُ بأني سأعود من أجلهِ

Onu kurtarmak için ölür müsün?
أنت تريد الموت من أجلهِ

Almak için geldiğiniz şey elinde.
أنّكم أخذتم ما جئتم من أجلهِ.

Shashi, Onun için çok şey yaptı...
..بعد كل ما فعلهُ (شاشي) من أجلهِ !

Evet, ve ben artık Onun yanında olamam.
،أجل، و لا أستطيع التواجد من أجلهِ بعد الأن لا أستطيع فحسب