bana eşlik etmek için, küçük bir kızı öldürebileceğin anlamına gelmiyor | Open Subtitles | من أجل أن ترافقني أنت لم تعفو حتى عن طفلة صغيرة |
Bunu yapmak için, beş duyu grafiği denilen şeyi oluşturdum. | TED | ومن أجل أن أفعل ذلك , ابتكرت رسما بيانيا للحواس الخمس. |
Beni bağışla. Bir çocuğun daha olması için dua ediyorum. | Open Subtitles | سامحيني، إنني أتمنى وأصلي من أجل أن تحصلي على فرصة |
Bu ailenin bir ferdi olman için turneden ve diğer her şeyden vazgeçebilirim. | Open Subtitles | سأتخلى عن الجولة و تماماً عن كل شيء آخر من أجل أن تكوني جزءاً من هذه العائلة |
Bu yeni bir köfte yapar... böylece, bir yerine iki hamburger satılır. | Open Subtitles | هذا سيصنع فطيرة جديدة كاملة من أجل أن نبيع فطيرتان بسعر واحدة |
Kadın liderler yaratmak için yapmanız gereken tek bir şey olduğuna inanıyorum: lider olmak için gerekli vasıflara sahip olduklarını onlara gösterin. | TED | أؤمن بشدة أنه من أجل أن تصنع نساءً قائدات تحتاج لفعل شيء واحد فقط أن تخبرهن أن لديهن ما يلزم ليصبحن قائدات |
Ama şimdi Nate'in kaderim olduğunu fark etmem için Chuck'ın bendeki bazı şeyleri ortaya çıkardığını düşünüyorum. | Open Subtitles | ولكن الان اعتقد تشاك كان مجرد شيء لأخرج فيه عن نظامي من أجل أن ادرك ان نيت كان قدري طوال الوقت |
Daha nezih bir okula gitmek için kulüp adresini kullanıyorum. | Open Subtitles | لقد ذهبت إلى هناك من أجل أن اجد مدرسة أفضل |
Bu kadının yaptığı işleri yok etmek için senden bu kadın gibi davranarak derindekileri ziyaret etmeni istiyorum! | Open Subtitles | أريدك أن تذهبي إلى هؤلاء الذين في الاعماق من أجل أن تقضي على عمل نموذجك الأصلي |
Bilerek acıklı bir film seçmiştim. Onu teselli etmek için. | Open Subtitles | لقد إشتريت ستره للبكاء عليها من أجل أن أجعل أمك مرتاحه |
Kayıp parasının soruşturmasını takip etmek için polis mi olmuş? | Open Subtitles | إذن أنضم للشرطة من أجل أن يبقي مطلعاً على قضية ماله المفقود؟ |
Jet uçaklarına havaalanı yapmak için buradaki her şeyi kamulaştırıyorlar. | Open Subtitles | إنهم يصادرون كل شيء هنا. من أجل أن يبنوا طائرات جيت. |
Son ameliyatı yapmak için dengesini sağlamaya uğraşıyoruz; fakat bu kurşun çok zor bir yerde. | Open Subtitles | نحن نحاول تثبيته من أجل أن نقوم بالجراحة الأخيرة لكن هذه الرّصاصة في مكان صعب جداً |
Düğünümü kusursuz yapmak için neden başka birşeye ihtiyacım olsun? | Open Subtitles | لم أحتاج لأي شئ ٍ آخر من أجل أن يبدو زفافي مثالياً؟ |
Ve bunun olması için köyün yaşlıları, ileri gelenleri ve dini liderleri ile bir araya gelmemiz gerekti. | TED | و من أجل أن يحصل هذا، احتجنا أن نجمع كبار القرية سوياً، احتجنا أن نجمع قادة العشائر سوياً، الزعماء الدينيون. |
Ama bunun olması için, Mars koşullarının yaşanılabilir durumda olması gerekliydi. | TED | ولكن من أجل أن يحدث ذلك، احتاج المريخ في ذلك الوقت إلى أن يكون صالحًا للعيش عندما كانت الظروف جيدة. |
...aşkın gerçek olması için, devamlı olması gerekir görüşün. | Open Subtitles | من أجل أن يكون الحب حقيقياً، يجب أن يكون دائماً |
Beni birazcık sevmiş olman için... bütün dünyayı kılıçtan geçirirdim! | Open Subtitles | سوف اذبح العالم كله من أجل أن تحبني فقط |
Beni birazcık sevmiş olman için... bütün dünyayı kılıçtan geçirirdim! | Open Subtitles | سوف اذبح العالم كله من أجل أن تحبني فقط |
Görevim, insanların ilgilendikleri tasarımla sıkı bağlar kurmalarını sağlamak böylece tasarımın tüm şekillerine önemsemeye başlayacaklar. | TED | مهمتي هي ربط الناس بأشكال التصميم التي يحبون من أجل أن يهتموا بكل أشكال التصميم. |
Ama fanatikler, bunu yeniden yapmanıza engel olmak için... - ...ellerinden geleni yaparlar. | Open Subtitles | أعلم بأنه متشدد جداً بالعمل تحت الأضواء من أجل أن يوقف ما تفعله |
Bir keresinde onu çok fena dövmüştüm, merhamet etmem için onu yalvartmıştım. | Open Subtitles | ذات مرة ضربتُ (زينا) ضرباً مبرحاً وجعلتها تتوسل من أجل أن أرحمها |
Buraya kadar tekrar dönüp gitmek için gelmedim ben. | Open Subtitles | لم أقطع كل هذة المسافة فقط من أجل أن أنعطف وأعود مجددا |