bilgisayarlar gelmiş geçmiş her bir şeyden daha hızlı şekilde ileriye gidiyor. | TED | تتحسن أجهزة الكمبيوتر أسرع من أي شيء آخر من أي وقت مضى. |
Görünen o ki, bilgisayarlar görüntü tanımada sinir ağları gibi algoritma öğrenen makineler sayesinde, hızla daha iyiye gidiyorlar. | TED | وكما تبيّن لاحقًا، فإن أجهزة الكمبيوتر تصبح أفضل في التعرف على الصور بفضل خوارزميات تعلم الآلة، مثل الشبكات العصبية، |
Şempanzeler gerçekten bilgisayar aracılığıyla birbirleriyle iletişim halindeler. | TED | الشمبانزي فعلا تتفاعل مع بعضها البعض من خلال أجهزة الكمبيوتر. |
Etrafta okullarda daha fazla bilgisayar bulunması gerektiğini söyleyen büyük ve tuhaf bir fikrin dolaştığına inanıyorum. | TED | أحس أن هناك رأي هائل وغريب متداول بأن علينا وضع المزيد من أجهزة الكمبيوتر في المدارس. |
HAL filmin sonunda ölürken o, bilgisayarların insana dönüştüğü zamana ilişkin olarak bu şarkıyı söylemeye başlar. | TED | عندما كا هال يحتضر في نهاية الفيلم بدأ في غناء هذه الأغنية. كإحالة إلى حين تصير أجهزة الكمبيوتر بشرية. |
İnsanları daha önce de bilgisayarlara bağladık. | Open Subtitles | نحن اوصلنا أناس إلى أجهزة الكمبيوتر من قبل. |
Genel olarak bilgisayarları satarsınız ve çeşitli şekillerde kullanılırlar ve hep umarsınız ki mümkün olduğunca olumlu şekilde kullanılırlar. | Open Subtitles | عموما لبيع أجهزة الكمبيوتر وهم مستعملون بطرق متنوعة وكنت تتمنى بأنهم كانوا |
Bu evrendeki en geniş veri havuzudur. Bu veri havuzu onları depolayabileceğimiz bilgisayarlar inşa edebilmemizden daha hızlı büyür. | TED | هذا واحد من أكبر قواعد البيانات على هذا الكوكب وهو ينمو بسرعة أكبر مما يمكننا بناء أجهزة الكمبيوتر لتخزينه. |
Her ikisi de muhteşem ve arada ortaya çıkan bilgisayarlar hariç, neredeyse aynı. | TED | كليهما رائعة ومتشابهة إلى حد كبير، عدا الذي حدث فيما بين أجهزة الكمبيوتر. |
İçeri gireceğiz, bilgisayarlar hakkında birşeyler uyduracağım onun uydurduklarımıza kanıp kanmayacağına bakacağız. | Open Subtitles | سندخل، سأتكلم بهراء كبير عن أجهزة الكمبيوتر وسنرى إن كانت ستكتشف ذلك |
Benim iki işim var: taşınabilir bilgisayarlar tasarlıyorum ve beyni inceliyorum. | TED | أقوم بعملين .أصمم أجهزة الكمبيوتر المحمولة وأدرس الأدمغة. |
Bu da aklıma bazı sorular getiriyor. bilgisayarlar... bir şeyleri bilmede ve hatırlamada daha iyi olunca ne olacak? | TED | ومما جعلني أفكر، ماذا يحدث عندما تكون أجهزة الكمبيوتر الآن أفضل منا في معرفة و تذكر الأشياء؟ |
Filmlerde, Watson gibi bilgisayarlar düşünmeye başlayınca, işin sonu çoğu zaman iyi bitmez... | TED | في الأفلام، عندما أجهزة الكمبيوتر مثل واتسون تبدأ التفكير، دائماً لا تنتهي الأمور جيدا. |
En çok dikkat dağıtan şeylerden birkaçı bilgisayar, cep telefonu ve özellikle Facebook idi. | TED | أجهزة الكمبيوتر المحمولة، الهواتف الذكية، وبالخصوص الفيسبوك كانت هي مصادر التشتيت. |
Kötü kararlar silsilesi içinde, bir dükkandan 30 tane dizüstü bilgisayar çaldı ve onları internet üzerinden sattı. | TED | في سلسلة من القرارات السيئة، سرق ٣٠ من أجهزة الكمبيوتر المحمولة من محل وباعهم في الإنترنت. |
Bildiğiniz üzere, hem bilgisayar, hem televizyon 60 yaşında ve bugün onların ilişkisi hakkında konuşmak istiyorum. | TED | كما تعلمون أن عمر أجهزة الكمبيوتر والتلفاز بلغت الستين سنة مؤخرا. واليوم أود التحدث عن العلاقة بينهما. |
Peki bilgisayarların görmesi ne anlama geliyor? | TED | والأن ما الذي يعنيه أن تستطيع أجهزة الكمبيوتر أن ترى؟ |
Sattığı bilgisayarların yüzde 75'ini geri kazandık ve BestBuy'a iade ettik ve ödeyemediğimiz bilgisayarlar için bir geri ödeme planı çıkardık. | TED | نحن استعدنا 75 بالمئه من أجهزة الكمبيوتر التي باعها وأعدناها للمحل، وجئنا بخطه ماليه لتسديد أجهزة الكمبيوتر التي لم نستطيع إعادتها. |
Diğer bilgisayarlara güç vermeye çalış. | Open Subtitles | حاولي تشغيل بعض أجهزة الكمبيوتر المحمولة |
bilgisayarları çalışır hale getirmeliyiz. | Open Subtitles | يجب إصلاح أجهزة الكمبيوتر ونطلب الدعم على الانترنت |
Ama bilgisayarlarda yaptığımız şeylerle de ilgilenmez. | Open Subtitles | و لا يهتم ما نقوم به على أجهزة الكمبيوتر |
Elimizde bilgisayara karşı oynayanların bilgisi de var. | TED | ولدينا بعض البيانات الأخرى حيث أنهم يلعبون عبر أجهزة الكمبيوتر. |
Soru şu, beyinde gördüğümüz ölçekteki güçleri neden bilgisayarda göremiyoruz? | TED | والسؤال هو ، لماذا لا يمكننا رؤية هذه الدرجة من الطاقة في أجهزة الكمبيوتر كالتي نراها في الدماغ؟ |
Şimdi tabii ki başka hamleler de var, ama gelişmiş bilgisayarlarla tahmin yürütüp optimal sonuca yaklaşıyoruz. | TED | بالطبع هناك تحركات أخرى، ولكن مع أجهزة الكمبيوتر كبيرة نقوم بعمليّة تقريبيّة تجعلنا أقرب من الحل الأمثل. |
Yani hiçkimse.. ben Bilgisayarlardan anlamam. | Open Subtitles | أعني، لا أحد أنا لا أفهم أجهزة الكمبيوتر |
Eğer bilgisayarlarımıza sızmak isterse, nereden bağlandığını bulabiliriz. | Open Subtitles | اذا حاول اختراق أجهزة الكمبيوتر التابعة لنا يمكننا تحديد المكان الذى يتصل منه |
Ana dünyamızdan kaçtığımızda sayısız zihni gemilerimizin bilgisayarlarına yüklemiştik. | Open Subtitles | في أجهزة الكمبيوتر على متن سفننا عندما هربنا من وطننا القديم عندما وجدنا , أورلا أخيراً |
Bu sabah birisi bilgisayarlarımızdan Muirfield dosyalarını çaldı. | Open Subtitles | هذا الصباح شخص ما سرق ملف من ملفات ميرفيلد من أحد أجهزة الكمبيوتر خاصتنا |