"أحذيته" - Traduction Arabe en Turc

    • ayakkabılarını
        
    • ayakkabıları
        
    • botlarını
        
    • ayakkabısını
        
    • Ayakkabı
        
    Bir keresinde ayakkabılarını öpmemi istemişti. Ben de yaptım. Open Subtitles هو عندما طَلبَ مِنْني التَقبيل أحذيته وأنا عَمِلتُ.
    Ray, caddedeki o çocuğa ayakkabılarını yaptırmış. Open Subtitles راي اجلب أحذيته مجهزة مِن قِبل ذلك الرجلِ بالشارعِ.
    Söylemeyi unuttum, Ronald McDonald* aramıştı, ayakkabılarını geri istiyormuş. Open Subtitles صحيح, هذا ما يسمى رونالد ماكدونالد إنه يريد أن يسترد أحذيته
    İkincisi ayakkabıları boyasızsa strese giren bir züppe. Open Subtitles أمّا الثاني, الأنيق, والذي سيكتئب إن لم تُلمّع أحذيته.
    Fakir semtlerde dolaşsa da ayakkabıları özel üretim. Open Subtitles محاولا التأقلم مع الطبقة السفلى أحذيته لا تزال مصنوعة حسب الطلب
    Çıplak ellerini kullanmış gibi, belki de botlarını. Open Subtitles تشير بأنه أستخدم يديه العريتين وربما أحذيته
    Böylece onun ayakkabısını giyip, resmi anlamda ölü olarak oradan gidecektim. Open Subtitles لقد عنى ذلك بقتلي بواسطة أحذيته والخروج من هناك ميت رسمياً
    Topuklu Ayakkabı koleksiyonunu görmen lazım. Open Subtitles عليك أن تري مجموعة أحذيته ذات الكعب العالي
    ayakkabılarını beraber bağlamamalıydık. Open Subtitles لربما كان من الأفضل لو لم نربط أحذيته ببعضها
    Benim bir yeteneğim yok. Benim ayakkabılarını bulamayan çocuklarım var. Open Subtitles ليس لدي موهبة ، لدي ولداً حيث لا يستطيع أن يعثر على أحذيته
    Kaz'ın Kaportacısı ayakkabılarını çelik tabanlarla modifiye ettiği için elendi. Open Subtitles لم يتأهّل فريقنا لأنّه دعّم أحذيته الرياضيّة بالفولاذ.
    Erkek kardeşine söyle, ayakkabılarını giysin ve çıkmaya hazır olsun. Open Subtitles أخبر أخاك أن يرتدي أحذيته ويستعد.
    Bir haftadır "Yarın, yarın" diyip duruyor ve bu arada da hâlâ ayakkabılarını boyatıyor. Open Subtitles (غداً, غداً! ), وفي أثناء ذلك يقوم بتلميع أحذيته!
    Çocuk, ayakkabılarını çok iyi bağlıyor. Open Subtitles الطفل جيّد في ربط أحذيته
    Bir de giysileri var tabii, kıymetli ayakkabıları... Open Subtitles ثمّ هناك ملابسه، أحذيته الثمينة.
    - ayakkabıları gıcırdıyor mu? Open Subtitles هَلْ أحذيته صَرّتْ؟ لا تَعْرفْ.
    ayakkabıları dana gibi, saçı homo saçı... Open Subtitles أحذيته من النوع الملتف, من شعره يبدو نوعا ما منحرف000!
    Montunu ve botlarını aldım. Fazla uzağa gitmiş olamaz. Open Subtitles أخذتُ معطفه و أحذيته لا يمكن له أن يبتعد
    Adam ölüyor, kuşlar etinden yiyor beleşçiler botlarını alıyor, biri arazisini alıyor ve ben de hikayesini alıyorum. Open Subtitles رجل يموت , تقتات الـطيور على لـحمه الـصيادون يأخذون أحذيته , شخصٌ ما يـنال أرضه و أنا أنال حـكايته.
    İnsan ayakkabısını nasıl unutabilir ki? Open Subtitles كيف يمكن للشخص أن ينسى أحذيته ؟
    - Top oynamaya ben götürdüm, ayakkabısını bağlamayı ben öğrettim, her şeyi yaptım... Open Subtitles ـ علمته كيف يربط أحذيته
    Ayakkabı tabanlarını cila yapmak için kırmızı tırnak cilası kullandı. Open Subtitles استخدم طلاء الأظافر الأحمر لدهن باطن أحذيته

    Les mots et expressions les plus fréquents

    Arabe-Turc: 10k, 20k, plus | Turc-Arabe: 10k, 20k, plus