Bu değişimi yaratmak için çaresizce istedim ve çaresizce kalbimde Hissettim. İçimden gelen sesi dinlemeye başladım. | TED | وبهدف تحقيق التغيير الذي أردته بشدّة والذي أحسست به. يجب أن أستمع إلى الصوت بداخلي. |
Biraz önce sen bana kızarken de öyle Hissettim. | Open Subtitles | حتى أنّني أحسست به نوعاً ما عندما كنت غاضباً منّي حينها. |
- Deden hakkındaki her şeyi biliyorum. Onu Hissettim. O bir şeytandı. | Open Subtitles | أعرف كل شيء عن جدك, لقد أحسست به لقد كان شيطانً |
Hayatıma girdiğin gün ben de öyle hissetmiştim. | Open Subtitles | هذا ما أحسست به في ذاك اليوم الذي دخلت حياتي |
Yani, 8-9 kilometre uzaktaydı fakat hissetmiştim işte, ve öldüğünü anlamıştım. | Open Subtitles | أقصد أنه كان بعيداً بـ5000 ميل في جنوب المحيط الهادئ لكني أحسست به وتيّقنت أنّه توفي |
Ama onun hakkında ben de böyle hissetmiştim. | Open Subtitles | لكنني هكذا أحسست به أيضاً |
Duygularımı ve heyecanlarımı yazıyorudum, nasıl hissettiğimi, böylece diğer insanlar böyle hissetmenin normal olduğunu bilebilirdi. | Open Subtitles | بأن أكتب عن مشاعري و انفعالاتي، ما الذي أحسست به لكي يعرف اﻷخرين بأنه أمر حسن أن يشعروا بذلك الشكل. |
O an neler hissettiğimi tarif etmek zor. | Open Subtitles | من الصعب وصف مالذي أحسست به |
Birisinin ilgisini çektiğinizde ve söyleyecekleriniz onu meraklandırdığı için gözleri parıldadığında mükemmel bir his oluyor ve ben bugün işte bunu Hissettim. | Open Subtitles | عندما تحصل على اهتمام أحدهم وأعينهم تلمع لأنهم مستمتعين جدا بالذي عليك قوله، يا للشعور الرائع وقد أحسست به مباشرة اليوم. |
Görmekten ziyade Hissettim. | Open Subtitles | لم يكن شيئاً رئيته بل شيء أحسست به |
– Onu Hissettim efendim. | Open Subtitles | – لقد أحسست به ياسيدي. |
Her yerimde bunu Hissettim. | Open Subtitles | أحسست به يطوقني |
Hayır, hayır Hissettim. | Open Subtitles | لا ، لا ، لقد أحسست به فعلاً |