Melbourne'e 160 kilometre yol yapıp Avustralyalı sevgililerinizin kollarına döneceksiniz. | Open Subtitles | ستمشون 100 ميل عائدين إلى ميلبورن إلى أحضان رفيقاتكم الاستراليات |
Alıcılara yapılan baskılar satıcıların risk almasına neden oluyor ve muhtemelen tacizci yöneticilerin kollarına yolluyor. | TED | الحملات علي المشترين تجعل البائعين يتحملون المخاطر وترميهم في أحضان وسطاء من المحتمل أن يكونوا خطرين. |
Ben sana tamamıyla sadıktım ama başkalarının kollarında huzur aramandan dolayı seni suçlamıyorum. | Open Subtitles | كنت مخلصة تماماً ولكن أنا لا ألومك للبحث عن الراحة في أحضان الآخرين |
Başkasının kollarında dans ettiğinizi unutmaya çalışıyorum. | Open Subtitles | كنت ترقصين في أحضان أخرى كنت أحاول أن انسى |
Şey, kesinlikle kendine bir Kucak dolusu bakkaliye bulmuş. | Open Subtitles | حسناً، هي بالتأكيد حصلت لنفسها على أحضان بائعين البقالة. |
Kendini onun gibi bir ödleğin kucağına atlamaya onur sahibi olmak mı diyorsun? | Open Subtitles | الكرامة ؟ أتسمينها كرامة أن تلقي بنفسك في أحضان تافه كهذا ؟ |
Hadi şu kısa anı yaşayıp birbirimizin kucağında kendimizden geçelim. | Open Subtitles | دعينا نقتنص اللحظات القليله التي لدينا لنجد النشوة في أحضان بعضنا. |
Önce biraz eğlenelim ve sonra da birbirimizin kollarına bitkin bir şekilde düşelim. | Open Subtitles | دعينا نستمتع وبعدها نرتمي منهمكين في أحضان بعضنا البعض |
Anlaşılan Warwick gemi enkazından çıkıp Anjoulu Margaret'in kollarına koşmuş. | Open Subtitles | يبدو أن وارويك قد تعثر بحطام سفينته ليذهب مباشرة الى أحضان مارجريت آنجو |
Warwick anlaşılan Anjoulu Margaret'in kollarına koşmuş. | Open Subtitles | تعثر وارويك و وقع مباشرة في أحضان مارجريت آنجو |
Bir kişiyi daha Özgürlük Partisi'nin kollarına attın. | Open Subtitles | لقد سحرت شخصا آخر مباشرة إلى أحضان الحزب الليبرالي. |
Ve iki insan arasında yaşanmışlık varsa ve işler zorlaşırsa en kolay ve yol en yakın yol sürtük kişinin kollarına kendini atmaktır. | Open Subtitles | و عندما يكون هناك تاريخ بين شخصين و تصعب الأمور من الأسهل أن يقعوا في أحضان أقرب و أعهر خيار. |
Kevaşeler kendilerini hep kulüp sahiplerinin kollarına atarlar. | Open Subtitles | الفاسقات يرمون بأنفسهم في أحضان مالكي الملاهي الليلية على الدوام. |
Onun başka bir kadının kollarında her şeyi unutup unutmadığını asla bilemeyeceksin. | Open Subtitles | و لن تعلمى أبدا إذا ما كان سيجد النسيان فى أحضان إمرأه أخرى |
Onun başka bir kadının kollarında her şeyi unutup unutmadığını asla bilemeyeceksin. | Open Subtitles | و لن تعلمى أبدا إذا ما كان سيجد النسيان فى أحضان إمرأه أخرى |
Ben burada tek başıma ölüme mahkum edilirken birçok sevgili birbirlerinin kollarında yatıyor. | Open Subtitles | بينما الكثير من المحبين يدفئون أحضان بعضهم البعض |
Sen de heyecanı gücün kollarında seni satın alan kişilere ayrıcalık yapıp içeriden bilgi sızdırmakta buldun. | Open Subtitles | لذا وجدتِ إثارتكِ في أحضان السُلطة، مُبادلة المعارف والمعلومات الداخلية لمن يملككِ. |
Belki farkında olmayabilirsin ama denize açılan erkekler, huzuru birbirlerinin kollarında bulabilirler. | Open Subtitles | تعلمين، ربما أنتِ لا تعرفين عن هذا ولكن هناك تقليد عريق للرجال في البحر يجدون الراحة في أحضان بعضهم البعض |
Kucak dansları, silikonlu striptizciler. | Open Subtitles | أحضان الراقصات , وإغراءات راقصات التعري ,ياللهول |
Okulu asıp yaşlı bir adamın kucağına oturmamalıydı. | Open Subtitles | ليس .. ليس السماح لها بالتغيب عن المدرسة لتتمكن من الجلوس في أحضان رجال أكبر سناً |
Gerçekten kadının başı adamın kucağında. | Open Subtitles | انها تضع رأسها فى أحضان الرجل... حسنا |
Lancelot şimdi istediği şeyi elde ediyor, kraliçenin kucaklaması yakıyor adeta onu çok güzel bir öpüşme ve sarımla oyunu. | Open Subtitles | الأن (لانسيلوت) لديه ما رغب, أحضان الملكة وضعته في نار, حلوة جدا لعبة التقبيل والحضن. |
Eminim ki, bir çok çift için bu sarılma, ağlama demektir, ama Janet kabadayı bir kızdı. | Open Subtitles | أنا متأكد بنسبة لمعظم الثنائى كان عبارة عن أحضان وبكاء وماشابة ولكن جانت كانت فتاه عنيفه |
Üzgünüm, tatlım. Bu konuda yardım edemeyiz. Çünkü biz de sarılarak uyuyoruz.. | Open Subtitles | أسف يا عزيزي ،لن نخبرك بهذا لأننا ننام في أحضان بعض |
Orada hiç çocuk yoktu ve kesinlikle bu bölgede hiçbir Kucaklaşma olmadı. | Open Subtitles | لم يكن هنالك أطفال .. ولم يكن هنالك بالتأكيد أحضان في هذه المنطقة |