| Ardından polis bana onun, yıllardır öğrencileriyle yattığını söyledi. | Open Subtitles | ولكن بعد ذلك الشرطة أخبرتني بأنه كان يدخل في علاقة مع طالباته كثيراً |
| bana onun daha az gösterişli şeyler görmeği tercih edeceğini söyledi... | Open Subtitles | أخبرتني بأنه يود بشيء ٍ من البهجة |
| - Siz bana onun harika biri olduğunu söylediniz. | Open Subtitles | لولا أنك أخبرتني بأنه شخص رائع. |
| Bana bir çıkış yolu olduğunu söylemiştin. Hepimizi buradan çıkaracağına söz vermiştin. | Open Subtitles | حسنًأ، لقد أخبرتني بأنه كان هناك طريق للرحيل، ووعدتني أنك ستساعدنا جميعًا للرحيل من هنا |
| Gerekli olduğunu söylemiştin. | Open Subtitles | لقد أخبرتني بأنه كان ضروري، وأنا أصدقك |
| Bir antidepressan olduğunu söylemiştin. | Open Subtitles | لقد أخبرتني بأنه مضاد للإكتئاب |
| Beni çağırdığın zaman benim için bir şeyin olduğunu söyledin. | Open Subtitles | حين اتصلتَ بي , أخبرتني بأنه بحوزتكَ شيئاً من أجلي |
| Ayrıca bunun bir şantaj dosyası olduğunu söyledin ve ben bir federal ajanım. | Open Subtitles | ولكنك أخبرتني بأنه ملف إبتزاز وأنا عميلة فيدرالية |
| Demek öyle görünüyor, bana onun olduğunu söylemiştin. | Open Subtitles | لقد أخبرتني بأنه مات |
| Demek öyle görünüyor, bana onun olduğunu söylemiştin. | Open Subtitles | لقد أخبرتني بأنه مات |
| Nora bana onun burada olmadığını söylemişti ama bunu demek için ne hissettiğini anlayabiliyorum. | Open Subtitles | نورا) أخبرتني بأنه ليس هنا) ولقد فهمت لما قالت ذلك. |
| Onun oğlum Hong Tae Seong olduğunu söylemiştin. | Open Subtitles | {\1cH444444\3cHFFFFFF}( أخبرتني بأنه إبني ( هونغ تاي سونغ |
| Onun da bir Trag olduğunu söylemiştin. | Open Subtitles | لقد أخبرتني بأنه أعتاد على كونه من ال(تراكز) |
| Evet, bana Rosebud'ın Stone olduğunu söyledin. | Open Subtitles | " أجل أخبرتني بأنه "ستون |