Sen ve buranın sahibi oldukça iyi bir performans sergilediniz. | Open Subtitles | لقد كان أداء مضحك ما حصل بينك وبين صاحب الثوب |
"Bir başka zavallı performans sonrası perde kapandı" diyelim sadece. | Open Subtitles | دعنا نقول ان الستارة قد اُسدلت على أداء آخر بائس |
İnanın bana, benim bile hayallerimin ötesinde bir gösteri olacak. | Open Subtitles | صدقني، سوف يكون أداء يفوق أي شيء حلمتُ به حتى. |
Tüm bu röportaj oskarlık bir performanstı. - Bay Duvall. | Open Subtitles | تلك المقابلة الكاملة ما هي إلا عبارة عن أداء أوسكار |
Onu kim suçlayabilir ki? Ben öyle bir iş yapamazdım. | Open Subtitles | من قد يلومها فأنا لا أستطيع أداء مثل ذلك العمل |
Neden bana bir kaç fotoğraf yollamıyorsun, seni ararım, seçme ayarlarım. | Open Subtitles | لمَ لا ترسل لي بعض الصور، سأتصل بك، و نتفق على تجربة أداء لك. |
Bence hazırlık yapmamak daha doğal bir performans almamı sağlıyor. | Open Subtitles | أعتقد أن النقص في التحضير يعطي المرء أداء طبيعي أكثر |
O halde, seninki nasıl türünün en iyi performans gösteren fonu oluyor? | Open Subtitles | لذلك ، كيف يمكن ان تكون حققت أفضل أداء تمويل من نوعها؟ |
Bu araçların ne kadar iyi performans gösterdiğini sorgulamak istediğimizde onları karşı emsalleri olan insanlarla karşılaştırmak istedik. | TED | عندما نظرنا إلى كيفية أداء هذه السيارات، أردنا مقارنتها مع نظرائنا البشريين. |
Yani, ben aynı zamanda bir çocuk aktördüm ve bu benim kimliğimin performans katmanlarını ikiye katladı çünkü aslında bir kız olduğumu ve gerçekten erkeği oynadığımı kimse bilmiyordu. | TED | كنت حقا، ممثلا طفلا وهذا ما حسّن جودة أداء تمثيل هويتي فلم يعرف أحد أني كنت بالحقيقة بنتا تؤدي دور ولد |
Üç yıldan fazla sürede, hiçbir performans farkı yok. | TED | على مدى ما يزيد من 3 سنوات، دون أي أداء تفاضلي. |
Bu 12 bileşenin her biri için, ülkelerin nasıl performans gösterdiğini ölçen göstergelerimiz var. | TED | ولكل من ال12 مكون، لدينا مؤشرات لقياس أداء الدول. |
Bu cici çocuklar da böyle bir gösteri hiç görmediler. | Open Subtitles | الأولاد اللطفاء بالخارج لم يروا أداء مثل هذا من قبل |
Ve şunu söylemek istiyorum ki, bence o, tarihteki en iyi performanstı. | Open Subtitles | و أريد فقط أن أقول اعتقد أن ذلك كان أفضل أداء على الطلاق في تاريخ كل شيء |
Bunlar bir iş için denemede olan birine göre cesur laflar. | Open Subtitles | هذا تصريح جريء من شخص يقوم بترجمة أداء من أجل الوظيفة |
Yakınlarda New York'a gelmeyi düşünürsen seve seve bir seçme ayarlarım. | Open Subtitles | وسأكون أكثر من سعيد لترتيب تجربة أداء إذا حدث ووجدتي نفسك مستعدة لفرصة كبيرة في أي وقت قريباً |
Şaşırtıcı şekilde, bazen işleri kusursuz sırada yapmaktan vazgeçmek işleri halletmede önemli rol oynayabilir. | TED | مما يثير الدهشة، أنّ التخلّي عن أداء المهام حسب الترتيب الأمثل قد يكون أحياناً سبباً لإنهائهم. |
olaganüstü bir gösteriydi Bayan Houston Hadi gidip, bursunuzu konusalim | Open Subtitles | أداء رائع يا آنسة هوستن لنناقش أمر المنحة |
Şimdi, Mickey in performansından sonra,buralarda takılmak pek... akıllıca değil. | Open Subtitles | الآن ، ليس من الذكاء البقاء هنا بعد أداء ميكي |
Yeniliğe önderlik yapmak, yenilikçi çözümler üretecek ve bunun için çalışmaya hazır insanlara çalışacak alanı yaratmayı gerektirir. | TED | قيادة الابتكار تتمثل في خلق فضاء يُمكّن الأفراد من أداء العمل الشاق المرتبط بعملية حل الشكلات الابتكارية. |
Sizi bir amatörün gösterisi ile sıkmayı düşünmezdim. | Open Subtitles | لا أطمح بأن أجعلكَ تضجر من أداء شخصٍ هاوٍ |
Seyircinin karşısındaki varlığımızı ortaya koyacak o tutkulu performansı sahneye koyabilmeliyiz. | Open Subtitles | لقد وصلنا حقاً أداء عاطفي أن يبرر وجودنا أمام هذا الجمهور. |
Bunun bir önemi yok çünkü bunun gibi bir sistemin performansını sınırlayabilecek tek şey, belirli bir anda ekranınızdaki | TED | وهذا لا يُحدث أي فرق لأن الشيء الوحيد الذي ينبغي أن يعمل على الحد من أداء جهاز كهذا هو عدد وحدات البكسل على الشاشة |
İki yıl, üç yıl, dört yıl öncesine kadar, piyasalar iyiydi. | TED | منذ سنتين وثلاث سنوات وقرابة أربع سنوات، كان أداء الأسواق جيدا. |
Yakında bir seçmem var! Yoksa aşağı inip, kıçına tekmeyi basardım... Yapma! | Open Subtitles | لديّ تجربة أداء قريباً، أنت محظوظ أنني لا أنزل كنت سأوسعك ضرباً |
Dolayısıyla ihtiyacımız olan şeyin illa internetin performansına sahip olması şart değil. Fakat bir polis şubesi itfaiye şubesine internet olmadan da ulaşabilmeli veya hastaneler de akaryakıt ısmarlayabilmeli. | TED | ما نحتاج إليه شيء ليس بالضرورة أن نمتلك أداء الإنترنت, ولكن أن يكون قسم الشرطة قادرا على استدعاء قسم الإطفاء من دون الإنترنت، أو المستشفيات التي تطلب زيت الوقود. |