Benim hatam olduğunu. Ama sorunun bende olmadığını anladım. Sorun onda. | Open Subtitles | انه كله خطئي ، ولكن أدركت أنه ليس مني ، بل منها |
Kuralları çiğnemenin yeterli olmadığını anladım. | Open Subtitles | أدركت أنه ليس كافيًا خرق القوانين. |
Bir çok sene sonra anladım ki, öyle bir şehir yok ve Tanrı da yok. | Open Subtitles | ولكن بعد بحث عنها لسنين عديدة أدركت أنه ليس هناك مدينة وليس هناك إله |
Çünkü anladım ki, annemin o sorusunun cevabı yok "Neden?" | Open Subtitles | لأنني أدركت أنه ليس ثمة إجابة عن سؤال أمي "لماذا؟" |
Toparlanıp ona baktığımda, bunun benimle ilgili olmadığını fark ettim. | TED | وحينما استجمعت نفسي، ونظرتُ إليها، أدركت أنه ليس عنّي. |
Bunun hakkında düşündükçe çok da büyük bir şey olmadığını fark ediyorum. | Open Subtitles | .. كلما فكّرت في الأمر أكثر أدركت أنه ليس بالأمر الجلل |
Şimdi anladım ki geçmişinden kaçamazsın. | Open Subtitles | ...الآن أدركت أنه ليس بوسعك تجاوز الماضي |
Sandviç uygulaması olmadığını fark edene kadar Grindr'a giriyordum. | TED | لقد كنت من مستخدمي تطبيق Grindr حتى أدركت أنه ليس بتطبيق للسندويش. |
Ama sonra o kadar da iyi bir anne olmadığını fark ettiğimi. | Open Subtitles | ولكن في أحد الأيام أدركت أنه ليس هناك ما يسمى بـ "الأم الرائعة" |
- O, düşman. Öyle olmadığını fark ettim. | Open Subtitles | لقد أدركت أنه ليس كذلك |