"أدعها" - Traduction Arabe en Turc

• izin veremem
• izin vermeyeceğim
• müsaade
• izin vermem
• davet
• izin veriyorum
• bırakmayacağım
• izin vermemeliydim
• izin vermedim

Öğrenmesine izin veremem. Pisliğin biri olduğumu düşünür.
لا يمكننى أن أدعها تكتشف الأمر سوف تظن أننى شخص حقير

Ailemi araştıran bir memur var ve ben odamda bulunmaması gereken iki kızı kavga ederken bulmasına izin veremem!
وهنالك موظفة الخدمة الإجتماعية تحقق مع عائلتي ولا أستطيع أن أدعها ترى فتاتين في غرفتي ليس من المفترض أن تكونا هنا

Babamdan kalan tek şey bu. Bir daha gözümün önünden ayrılmasına izin vermeyeceğim.
إنها الشيء الوحيد الذي لدي من أبي لن أدعها تغيب عن بصري ثانية

Beni üzecek bir şey yapmayacağını umarak, daha ziyade bilerek canının her istediğini yapmasına müsaade ediyorum.
أنا أدعها تفعل ما يحلو لها, آملًا أو من الأفضل عالمًا أنّها لن تقوم بشيء يغضبني.

Onun dostluğumuza zarar vermesine kesinlikle izin vermem.
بالتأكيد لن أدعها تدمر صداقتنا إنني سعيد لذلك

- Sonra onu bir içkiye davet ederim. - Veya bir dilim pizza yemeye.
ثم أدعها للخروج لشراب أو قطعة من البيتزا

New York'tan buraya uzun bir yolculuk yaptı. Soluk almasına izin veriyorum.
لقد قطعت رحلة طويلة من نيويورك أنا أدعها تأخذ نفسها

Kızı seninle birlikte bırakmayacağım garabet herif!
! لن أدعها بمفردها معكَ , ياغريب الأطوار

Onu durdurmalıydım. Buna asla izin vermemeliydim.
كان علي إيقافها ،لم ما كان ان أدعها توقف الإشاره

Bu yüzden jürinin önünde tanıklık etmesine izin veremem.
وبناء على ذلك لا أستطيع أن أدعها تشهد امام هيئة المحلفين

Victoria'ya göz kulak olamam ve yalnız kalmasına da izin veremem.
لا أستطيع مراقبة فيكتوريا ولا يمكنني أن أدعها لوحدها

Bir milyarderin duvarında durmasına izin veremem.
من المُستحيل أن أدعها تجلس في كهف مليونير ما.

Fakat bunların âşık olduğum insanla arama girmesine izin vermeyeceğim.
لن أدعها تفشل علاقتي مع الشخص الذي وقعت بحبه

Beni bu gece bir kulübe sürüklemesine izin vermeyeceğim.
لن أدعها تجرني معها للخروج لأحد النوادي الليلة

Andrea, benim en iyi dostum ve ben öylece durup, onu incitmene izin vermeyeceğim.
و اندريا أعز أصدقائي وانا لن اتفرج و أدعها تتأذى

- Takip etmemem için bana söz verdirdi, ama bu savaşta bizim için tek başına savaşmasına müsaade etmem olur şey değil.
لقد جعلتنى أعدها بألا أتبعها ، ولكن من الغباء أن أدعها تخوض هذه المعركة عنا.

Tatlı ama senin yanına yaklaşmasına müsaade etmem.
أقصد، أجل، هي لطيفة لكنّي لن أدعها ان تتقرب لأي شخص مثلك.

- Evet. Kar maskesi. Beni tanımasına müsaade edemem.
-أجل، إنه قناع تزلّج، لا يمكن أن أدعها تتعرف عليّ، صحيح؟

Daha abur cubur yemedi, ben de baslatmana izin vermem.
لن أخذ هذه لها هي لم تأكل هذه الأغذية الغير مغذية بعد ولن أدعها تبدأ بذلك

İçeri gir ve onu davet et.
فقط إدخل و أدعها.

Kazanmasına izin veriyorum. Kazanmasına izin vermem. Kazanmasına izin vermeyeceğim.
لا يمكنني، إنّي أتركها تفوز، لن أدعها تفوز.

Onu seninle yalnız bırakmayacağım. Böyle idare edeceksin.
لن أدعها بمفردها معك، لذا تقبل الوضع.

Biliyordum, gitmesine izin vermemeliydim.
لقد علمت أنني لا يتوجب علي أن أدعها تذهب

Ama ben... seninle birlikte olmak istiyordum... beni durdurmasına izin vermedim.
لكني أردت أن أكون معك لكن لم أدعها توقفني