| Ben küçükken annem, verimli Arazisini korumak... için bir bent yapmak istemiş. | Open Subtitles | والدتي، عندما كنت صغيرة ارادت بناء سد لحماية أرضها ذات النمو الجيد |
| Arazisini üç kişiye bırakmış. Hepsi de eski Salem bölgesinde yaşıyor. | Open Subtitles | لقد تركت أرضها لثلاثة أشخاص |
| Ben de başka bir yol bulamazsam devletin kanuni bir şekilde toprağa el koyacağını söyledim. | Open Subtitles | وأنا أخبرتك أنه إذا لم أجد طريقاً آخر فالحكومة ستسترجع أرضها |
| Ben de başka bir yol bulamazsam devletin kanuni bir şekilde toprağa el koyacağını söyledim. | Open Subtitles | وأنا أخبرتك أنه إذا لم أجد طريقاً آخر فالحكومة ستسترجع أرضها |
| Onun mülkünde ölü bulundu. | Open Subtitles | . ولقد وجد مقتولاً على أرضها |
| Kamera açılmadan dakikalar önce, topraklarında çalışan Filistinli aileye yaklaşıyorlar ve bu toprakları terk etmelerini söylüyorlar çünkü bu topraklar yahudi yerleşimcilere ait. | TED | دقائق قبل أن تصور الكاميرا, اقتربوا من عائلة فلسطينية كانت تعمل في أرضها وأمروهم بـمغادرة الأرض, لأن هذه الأرض هي ملك للمستوطنين اليهود. |
| Arazisini ele geçirenler. | Open Subtitles | الأشخاص الذين أخذوا أرضها. |
| Holly'nin tecavüzcüsü, mülkünde ölü bulunuyor. | Open Subtitles | . مُغتصب (هولي) وُجد ميتاً على أرضها |
| Size şans diliyor. Kocasıyla birlikte kendi topraklarında ölmek istiyor. | Open Subtitles | لعائلتك و لليابان هي تتمنى لك الخير. هي تريد الموت مع زوجها على تربة أرضها |
| Uzun bir süredir, onun topraklarında yasak olan bir özellik. | Open Subtitles | "وقد كانت سمة محرّمة في أرضها منذ دهر بعيد" |
| Yalnızca kendi topraklarında açan bir çiçeksin. | Open Subtitles | أنت زهرة لا تزهر إلا في أرضها |