| Kendimi daha net bir şekilde görebiliyorum da ve istediğim şeyin makul olarak istenebilecek olandan daha fazlası olduğunu anlayabiliyorum. | TED | ولكن يمكن أن أرى نفسي بوضوح أكثر، وأستطيع أن أعترف بأن ما أريده في بعض الأحيان هو أكثر من المعقول. |
| O anda aramak istediğim kişi, her şeyi anlayabileceğini bildiğim kişi arkadaşım Melissa'ydı. | TED | والشخص الذي كنت أريده في هذه اللحظة، الشخص الذي أعرف عنه أنه يفهم عنّي أي شيء كانت صديقتي ميليسا. |
| Senin evinde istediğim birisi var. Tisa yeniden özgür. | Open Subtitles | هناك شخص أريده في منزلك، تيسا، إنها مُتاحة مجدّدا |
| Şef, düşman sularındayız ve Xo nefes alıyor görev yerine gelmesini istiyorum | Open Subtitles | ايها الرئيس، نحن في المياه المعادية، اكس أو يتنفس، أريده في مركزه |
| Onu mahvetmeye çalışmıyorum ama onu playoff'ta istiyorum. | Open Subtitles | أنا لا أحاول خداعه، هارفي.. ولكني أريده في المباريات الفاصلة .. |
| Bak, doğum günümde istediğim son şey ikinizin birbiriyle büyük bir kavgaya tutuşması, tamam mı? | Open Subtitles | إنظر، اخر شيئ أريده في عطلة ميلادي هو خناق كبير بينكما، حسناً؟ |
| Ve şu koskoca dünyada istediğim tek şey, iki sevgilimin de beni orada bekliyor olması. | Open Subtitles | و ذلك كل ما أريده في الدنيا أن تقوم زوجتي و ابنتي بانتظاري هناك |
| Ve şu koskoca dünyada istediğim tek şey, iki sevgilimin de beni orada bekliyor olması. | Open Subtitles | و ذلك كل ما أريده في الدنيا أن تقوم زوجتي و ابنتي بانتظاري هناك |
| Ve bu dünyada tek istediğim şey o iki kızın da beni orada bekliyor olması. | Open Subtitles | و هذا كل ما أريده .. في هذا العالم بأسره ان تذهب فتاتيّ إلى هناك و تنتظراني |
| Düğünüm için istediğim görüntünün bu olup olmadığını bilmiyorum. | Open Subtitles | لست متاكدة من ان هذا هو المظهر الذي أريده في يوم زفافي |
| İstediğim şeyin bir aile kurmak olduğunun farkına vardım. Carrie! | Open Subtitles | وأدركت أن ما أريده في الحقيقة هو أن تكون لدي عائلة |
| Çünkü seninle takas karşılığında bana istediğim her şeyi verebilecek bazı güçlü adamlar var. | Open Subtitles | لأن هناك بعض الرجال ذوو النفوذ الذين سيقومون بإعطائي أي شئ أريده في مقابلكِ |
| O zaman farkına vardım ki bu dünyada anne olmaktan daha çok istediğim tek şey var. O da seninle olmak. - Val... | Open Subtitles | و بعدها أدركت أنه لو كان هناك ما أريده في العالم أكثر من كوني أماً، فهو التواجد معك |
| Aslında sorun şu ki Paula, hayatta yapmak istediğim tek şey bu değil. | Open Subtitles | حسناً, المشكلة يا "بولا" أن هذا ليس الشيء الوحيد الذي أريده في الحياة |
| Çantamdan tutunmasını istediğim tek şey ünlü DJ'lerdir. | Open Subtitles | الشيء الوحيد الذي أريده في حقيبتي المرحة, هو اسطوانات المشاهير. |
| Dünyada tek istediğim sadece seninle konuşmaya devam etmek. | Open Subtitles | جل ما أريده في هذا العالم هو الأستمرار في التحدث معك |
| Onu mahvetmeye çalışmıyorum ama onu playoff'ta istiyorum. | Open Subtitles | أنا لا أحاول خداعه، هارفي.. ولكني أريده في المباريات الفاصلة .. |
| Yerini söylemeden önce bunu yazılı olarak istiyorum. | Open Subtitles | أريده في الكتابة قبل ذلك أخبر بأنّك حيث أنّ هو. |
| Tüm bu kötü şeylere rağmen onun tekrar hayatıma dönmesini istiyorum. | Open Subtitles | و على الرغم من كل مشاكلنا أريده في حياتي مجدداً |
| Dikkat edin, emekliliğim için onu iyi bir durumda götürmek istiyorum. | Open Subtitles | حاذروا، أريده في حالة جيدة من أجل تقاعدي |
| Onu İskoçya'da istiyorum. Lord Surrey, işte savaşta esir aldığımız üç soylu: | Open Subtitles | أريده في اسكتلندا أيها اللورد ساري هنا لدينا ثلاثة من نبلائهم |