Ben de aşağıya indim ve onu rahatsız etmemek için akşama kadar ses çıkarmadım. | Open Subtitles | اذا هبطت ألى الدور السفلى و بقيت هادئة كل فترة بعد الظهيرة حتى لا أزعجها |
Gündüzleri onu rahatsız etmek istemiyorum. | Open Subtitles | لا أريد أن أزعجها أثناء النهار |
No Phoebe iş yerinde ve Piper istiyorum onu rahatsız etmedi geç, ben de tür geldi. | Open Subtitles | لا . (فيبي) في العمل و (بايبر) تأخرت نوعاً ما لذا لم أرد أن أزعجها |
Lahana meselesi onu çok üzdü. | Open Subtitles | موضوع القرنبيط أزعجها |
- Ortadan kayboldu. Mektupta yazan bir şey onu üzdü. | Open Subtitles | -اختفت، ثمّة شيء أزعجها في الرسالة |
Başlarda onu üzmek istememiştim. | Open Subtitles | في باديء الأمر لم أرد أن أزعجها فحسب |
Son zamanlarda daha iyi ve onu üzmek istemiyorum. | Open Subtitles | لقد تحسنت مؤخراً لا أريد ... أن أزعجها |
Onu 7-8 saat rahatsız etmemek iyi olur! | Open Subtitles | لن يكون من الصحيح أن أزعجها للسبع أو ثماني ساعات القادمة |
Ne dedi? Birşeyler onu rahatsız ediyordu._BAR_ | Open Subtitles | شيءً ما أزعجها. |
Sanırım bu onu rahatsız etti. | Open Subtitles | أظن أن هذا ما أزعجها |
Hiçbir şeyin onu rahatsız etmediğini söylemiştim. | Open Subtitles | لا شيء مما قلتيه أزعجها |
- onu rahatsız etmiyorum. - Evet, ediyorsun. | Open Subtitles | انني لا أزعجها نعم أن تفعل |
- Öyle mi? Kimse onu rahatsız etti mi? | Open Subtitles | -هل هناك من أزعجها ؟ |
Bu onu fena hâlde üzdü. | Open Subtitles | لقد أزعجها كثيرًا |
Ses açma egzersizlerini yaparken komşuların rahatsız olacağını düşündü. | Open Subtitles | أزعجها كون الجيران ينصتون لها عندما تتدرب على الغناء |
FDA'e gelince, mahkeme FDA'in zorba yöntemlerini ve sahibi olduğu ajans tarafından ilacın toksik olmadığının bulunması konusunda doğrudan müdahalede bulunmasından aşırı rahatsız olmuştur. | Open Subtitles | بخصوص وكالة الأدوية المحكمة أزعجها أسلوبها التهديدي و التدخل المباشر بدواء وجدته الوكالة نفسها غير سام |