| Ben de senin burada oturup içinde eski hayatıma dair sevdiğim her şey olan kataloğun sayfalarına baktığına inanamıyorum. | Open Subtitles | لا أستطيع التصديق أنكِ تفكرين أنه من الجيد لك أن تجلسي هنا وتتصفحين في فهرس كل الأشياء التي أحبها |
| Senin kim olduğunu biliyorum ama Robert Zane'in baban olduğuna inanamıyorum bu konu hakkında da hiçbir şey söylemedin. | Open Subtitles | هل تعتقد انه امتلك سمره هذه السنه? اعرف من انت , لكنني لا أستطيع التصديق ان والدك روبرت زين |
| Ödülü takdim edeceğimi söylediğime inanamıyorum. | Open Subtitles | إلهي، لا أستطيع التصديق أني طلبت التقديم في الحفل |
| Beni de bu işe bulaştırdığına inanamıyorum. | Open Subtitles | أنا لا أستطيع التصديق بأنّكِ جعلتني أأتي بالدّكتور مور هنا |
| - Hâlâ aramadığına inanamıyorum. - Babandan hâlâ haber yok mu? | Open Subtitles | لا أستطيع التصديق بأنه لم يتصل بي هل أباك مازال متغيبا بدون عذر رسمي؟ |
| Sizi oraya götürebileceğimi düşünmenize inanamıyorum. | Open Subtitles | لا أستطيع التصديق بأنكما تؤمنان بقدرتي على اصطحابكما إلى هناك |
| Bu gerzeklerle yattığımıza inanamıyorum! | Open Subtitles | لا أستطيع التصديق أننا قمنا بعلاقة مع هؤلاء الفاشلين |
| İçeri girdiğimize inanamıyorum. Bir yanlışlık olmadığından emin misin? | Open Subtitles | لا أستطيع التصديق لقد دخلنا أنا متأكد أن هناك خطأ |
| - Kredi kartı cadısı mı? - Tanrım, buna inanamıyorum. | Open Subtitles | محتالة البطاقات يا إلهي، لا أستطيع التصديق |
| Bunu yapacak kadar salak olduğuna inanamıyorum. | Open Subtitles | أنا لا أستطيع التصديق أنت أحمق بما يكفي لتفعل ذلك |
| Aynı kişi olduğuna inanamıyorum. Tanıdığımdan bambaşka biri oldu. | Open Subtitles | أنا لا أستطيع التصديق إنه نفس الشخص إنه مختلف بالكامل عن الرجل الذي عرفته |
| - Onların bizi "Vergi-bir-chusetts." 'e sıkıştırdıklarına inanamıyorum. | Open Subtitles | لا أستطيع التصديق انهم وضعونا بـماساتشوستس |
| Şehre geri dönmekten bahsettiğine inanamıyorum Jack. | Open Subtitles | لا أستطيع التصديق أنك تتحدث عن عودتنا للمدينة |
| Yarının Stars Hollow Lise'sindeki son günüm olduğuna inanamıyorum. | Open Subtitles | أنا لا أستطيع التصديق بأن غدا أخر يوم لي في المدرسة العامة |
| Hâlen daha bunu söylediklerine inanamıyorum. | Open Subtitles | لا أستطيع التصديق بأنهم مازالوا يقولون ذلك |
| Buna inanamıyorum. Senden kuşkulandığım için çok üzgünüm. | Open Subtitles | لا أستطيع التصديق أنا آسفة لأني شكَكْت بك |
| Kendini bu kadar aptal durumuna düşürmesine inanamıyorum. | Open Subtitles | أنا لا أستطيع التصديق أنها قامت بمثل هذا الحمق |
| Senin hakkında yanıldığımı düşünmeye başladığıma inanamıyorum. | Open Subtitles | أنا لا أستطيع التصديق بأنني بدأت أفكر أنني كنت مخطأة بشأنك |
| Herkesin, Anya'nın akrabalarını sirk ucubesi olduğu yalanını yuttuğuna inanamıyorum. | Open Subtitles | لا أستطيع التصديق بأن الجميع صدقوا قصة عن معشر آنيا كونهم السرك الشعبي |
| Lisedeki kariyerimin bu şekilde sona erdiğine inanamıyorum. | Open Subtitles | لا أستطيع التصديق بأن مهنتي المدرسية إنتهت بهذه الطريقة |
| Bunu sana hiç anlatmadığıma inanmıyorum. | Open Subtitles | .. لا أستطيع التصديق بأني لم أقول لكِ ذلك |
| Aşağıdan arıyor olduğuna inanamadım. Sakal bırakmışsın! | Open Subtitles | لا أستطيع التصديق بأنّك كنت تتصل من الطابق السفلي، لديك لحية |