Siktir! adamın çim biçme makinası yüzünden hiçbir şey duyamıyorum. Tanrım! | Open Subtitles | اللعنة، لا أستطيع سماع شئ بسبب قاطعة العشب |
Dudaklarının kıpırdadığını görüyorum, ama söylediğin tek bir kelimeyi bile duyamıyorum. | Open Subtitles | بإمكاني رؤية شفاهك تتحرّك لكنّي لا أستطيع سماع ما تقوليه |
Uykumda kalp atışımı duyamıyorum. Telaş içerisinde uyanıyorum . | Open Subtitles | لا أستطيع سماع دقات قلبي أثناء النوم فأجلس فزعا |
Bazen geceleri, havladıklarını duyabiliyorum. | Open Subtitles | في بعض الأحيان في الليل أستطيع سماع نباحهم |
Üst katta oturuyorum ve her söylediğinizi duyabiliyorum. | Open Subtitles | أنا أقطن بالأعلى و أستطيع سماع . كل كلمة تقولونها |
Oldukça sessizdi ve kuşların şarkılarını bile duyabiliyordum. | TED | كان هادئاً وكنت أستطيع سماع تغريد الطيور. |
"Ne söylediklerini duyamıyorum ama hoş bir şey olmadığından eminim." | Open Subtitles | "لا أستطيع سماع ما يقولون ولكني موقن أنّه ليس لطيفاً" |
Buradan ne dediğini duyamıyorum. Kendini fazla kaptırmış gözüküyor. | Open Subtitles | لا أستطيع سماع ما يقوله, لكنه يبدو لي حقاً مندمجاً فيه |
Peki, müziğin sesini kısın, kendi düşüncelerimi duyamıyorum. | Open Subtitles | حسنا ً , أبقوا صوت الموسيقى منخفضاً فحسب لا أستطيع سماع أفكاري في الأعلى |
Bununla çaldılar. Ve şimdi bunu duyamıyorum. | Open Subtitles | لقد عزفوا على هذا والآن لا أستطيع سماع ذلك |
Düşüncelerimi duyamıyorum ve ne düşündüğümü duymam gerekiyor yoksa... | Open Subtitles | لا أستطيع سماع أفكاري و أنا بحاجة أن أسمع ما أفكر به |
İkinizde yeter! Kendi düşüncemi duyamıyorum! | Open Subtitles | يكفي كلاكما لا أستطيع سماع نفسي وأنا أفكر. |
Orda birisi var. Nefesini duyabiliyorum. | Open Subtitles | أعتقد بأن هناك شخص ما ، أستطيع سماع أنفاسك |
Burada iyi vakit geçirmiş olmalısın. Hâlen TV tüpünün serinletmesini duyabiliyorum. | Open Subtitles | يا صاح، لقد وصلت إلى هنا سريعاً مازلت أستطيع سماع تشتشة إنطفاء التلفاز |
Eve geri dönmüş olmalıyım. Sesini duyabiliyorum. | Open Subtitles | لا بد أنني عدت لموطني مرة أخرى لأني أستطيع سماع صوتك |
Siz evde yokken, konuşulanları duyabiliyorum. | Open Subtitles | ليس تمامًا، حين لاتكون هنا أستطيع سماع مايقولون |
Diğerleri, onların sesleri, onları duyabiliyorum. Sesleri artıyor. | Open Subtitles | الأخرين , أستطيع سماع أصواتهم إنها تصبح أعلى |
Yan odadaydılar, sohbetlerini duyabiliyordum. | TED | كانا في الغرفة المجاورة؛ كنتُ أستطيع سماع دردشتهما. |
Aynı anda hepinizi duyamam, teker teker lütfen. | Open Subtitles | لا أستطيع سماع كل نفس الوقت. في وقت واحد، من فضلك. |
Az önce oturmamı mı söyledi? Su sağa sola gidip geldiği için hiçbir şey duyamadım da. | Open Subtitles | لأنّني لا أستطيع سماع شيء، غيرَ الماء يُخضّ جيئةً و ذهاباً. |
Köpeğinizi telefondan uzak tutun. Söylediklerinizi duymuyorum. | Open Subtitles | هل يمكنك أن تبعد كلبك بعيداً عن سماعة الهتاف أنا لا أستطيع سماع كلمة مما تقول |
dinleyemem. Onun sesindeki o acıyı duyamam. | Open Subtitles | لا أستطيع الاستماع لا أستطيع سماع ما حدث بصوتها |
Yine kesildi. Belki bu sefer ne olduğunu duyabilirim. | Open Subtitles | إنقطعت مجددا، لربما أستطيع سماع ما الذى يحدث.. |
Hiçbir şey duyamıyordum. Nefes bile alamıyordum. | Open Subtitles | لا أستطيع سماع أي شيء، ولا أستطيع التنفس |
Dokuzuncuyu dinlemem mümkün değil. | Open Subtitles | نعم سيدتي لم أعد أستطيع سماع السيمفونية التاسعة |