Hayır ama inanmak istiyorum. Buna hazırım. Gerekirse paskalya yumurtası bile boyarım. | Open Subtitles | لا، وأنا بحاجة، أنا على أستعداد لفعل أي شيء، سأصبغ بيض الفصح، إذا كان ينفع |
Kanıt gerekiyor. Sana onları vermeye hazırım. | Open Subtitles | ستحتاج إلى دليل وأنا على أستعداد لتوفيره |
Yuvadan ayrıIdığında, gerçek dünyayla yüzleşmek için Hazır olmanı istiyorum. | Open Subtitles | عندما تتركين العش، أريدك لتكوني على أستعداد لمواجهة العالم الخارجي |
Bu sene altıncı sınıfa geçmesine rağmen İngilizce dersi görmeye Hazır durumda... | Open Subtitles | وبما أنه في الصف السادس الآن .. فأنه على أستعداد لدراسة الانجليزية.. |
Şu anda payımı birkaç el bombası ile takas etmeye razıyım. | Open Subtitles | أنا على أستعداد لمقايضة جزء من بضاعتى مقابل بضعة قنابل يدوية |
Yaşı dolayısıyla yasal yollara başvurmaktan vazgeçmeye razıyım. | Open Subtitles | . حسنا انا على أستعداد للتنازل بسبب عمره |
Neredeyse gitmeye hazırız, Kravatını artık bağlasan iyi olur. | Open Subtitles | أتعلم؟ نحن على أستعداد للإنطلاق ربما ترغب في عقد ربطة العنق تلك |
Kötülüğümü istiyor. Ondan tiksiniyorum. Kefaretim için hazırım. | Open Subtitles | تتوقع السوء منـي ، فأنا أكرههــا وأنا على أستعداد للتكفير عن ذنوبي. |
Hayır, gelen Nolan. Seni eve götürmesi için çağırdım. Geleli bir saat oldu ama intihar etmeye hazırım. | Open Subtitles | لا هذا نولان لقد كلمته لكى يوصلك منزلك بقالك ساعة هنا و انا على أستعداد للقفز من سطح المنزل |
İçimde büyüyen hayatı hissetmek için ölmeye hazırım. | Open Subtitles | أنا على أستعداد للموت من أجل أن أشعر بحياة تنمو في داخلي. |
İsnad edilen suçları işledikleri ispatlanırsa onları bizzat kendim vurmaya hazırım. | Open Subtitles | فأنا سأكون على أستعداد لإطلاق النار عليهم بنفسي! حتى لو تأكدت أنهم فعلوا هذا الشيء فلن تفعل لهم شيئا |
1000 adam hazırlayıp, onların tüm ihtiyaçlarını kendim gidermeye onları Boston halkının yardımına göndermeye hazırım . | Open Subtitles | أنا على أستعداد أن أتكفل بألف رجل، على "حسابي الخاص ومن الآن، لإغاثة "بوسطن |
Büyük gemideki partiye, benden başka kim Hazır? | Open Subtitles | لذا ، من على أستعداد ليكون طرف على القارب الكبير بجانبى؟ |
Bu bir yarışma değil. Hazır olduğunda hazırsın demektir. | Open Subtitles | أنها ليست منافسه , ستكونِ علي أستعداد عندما تكونِ مستعده |
Bırakmaya Hazır olduğumu hissettiğim noktaya gelmiştim ve bıraktım. | Open Subtitles | وصلت إلى النقطة التي شعرت أننى على أستعداد للتوقف ، وقد فعلت ذلك |
Bu işe atılmaya Hazır olduğundan emin misin? | Open Subtitles | هل أنتي متأكدة أنك على أستعداد لأتخاذ هذا القرار؟ |
Ama onu senden korumak için bunu yapmaya razıyım. | Open Subtitles | ولكن انا على أستعداد . للقيام بذلك لحمايتهِ من منك |
Ve ben dört katını ödemeye razıyım ... | Open Subtitles | وانا على أستعداد لدفع أربع اضعاف الأجرة |
Ve hayatımı Jen'in mutluluğu için adamaya razıyım. | Open Subtitles | و انا على أستعداد ان أكرس (حياتى فى سبيل إسعاد (جين |
Hadi bak, sevdiğin o Tayland lokantasına bile gitmeye razıyım. | Open Subtitles | هيا ... حتى اني على أستعداد |
Tahmin edin ne oldu. Denetim için hazırız. | Open Subtitles | خمن ماذا عملية التفتيش على أتم أستعداد |
Tamam, hazırız, başla. | Open Subtitles | .حسنا, أستعداد, هيا |