Bir seçeneği vardı ya hayatına dönecekti ya da kendisinden daha yüce bir şeye hizmet edecekti. | Open Subtitles | خُيِّر بين العودة لحياته، أو خدمة غاية أسمى من ذاته. |
İnsan oğlundan daha yüce bir adalet var. Beni o yargılayacak. - Ne? | Open Subtitles | هناك عدالة أسمى من عدالة الإنسان" "هو من سيحاكمني |
İnsan oğlundan daha yüce bir adalet var. | Open Subtitles | هناك عدالة أسمى من عدالة الإنسان |
Veya daha yüksek bir düzlemde yaşamadığını itiraf edip sonra bana teşekkür edersin. | Open Subtitles | او ان تعترفي انك لا تعيشين على كوكب أسمى من هذا و تشكرينني لاحقا |
Benim yetkim, Roma'daki kâfir papanınkinden daha yüksek bir varlık tarafından verildi. | Open Subtitles | سلطتي نابعة من مكان أسمى من البابا في روما |
- ...daha yüksek bir yaratık için. | Open Subtitles | لكيانٍ أسمى من نوع ما |
Bundan daha büyük bir amaç yoktur. | Open Subtitles | لا يوجد غاية أسمى من ذلك طبعًا كلام غير سليم، خلق الله الإنسان لعبادته و الإصلاح في الأرض ومن ضمن الإصلاح تمرير العِلم |
Vatana hizmet etmekten daha büyük bir onur olmadığı fikrini aşılayan bir babam vardı. | Open Subtitles | والدي غرس بداخلي بأنه ليس هناك نداء أسمى من خدمة البلد |
Ben ilahiyat okudum senin şeytani ilaçlarından daha yüce bir meslek. | Open Subtitles | درستُ اللاهوت... وهو دعوة أسمى من طبّكِ الشيطانيّ |
"Wilkes adliye merdivenlerinde muhabirlerle konuştu." "İnsan oğlundan daha yüce bir adalet var. Beni o yargılayacak." | Open Subtitles | قالت (ويلكيس) بالتحقيق: "هناك عدالة أسمى "من عدالة الإنسان, هو من سيحاكمني |
Beni Ricky Harris'inkinden daha büyük bir karavana kavuşturacaksa, ilgilenirim. | Open Subtitles | أجل، لو ستضعني في مكان (أسمى من (ريكي هاريس |
Ayan, bu aşktan daha büyük bir şey... Bu hayatımın en büyük aşkı. | Open Subtitles | هذا أسمى من الحبّ يا (أيان) هذا أعظم حبٍّ في حياتي |