Sadece bizim galaksimizde 100 milyon kara delik olabileceğini düşünüyoruz. | Open Subtitles | نعتقد الآن بوجود مئة مليون ثقبٍ أسود في مجرّتنا وحدها |
Yani, ayın üzerindeki her bir portakalı ve ilave olarak bizim kara deliği görmek için ne kadar büyük bir teleskoba ihtiyacımız var? | TED | بالتالي كيف يجب أن يكون حجم التليسكوب لكي نتمكن من رؤية البرتقالة على سطح القمر وثقب أسود في ذات الوقت؟ |
Eski bir atasözü der ki; karanlık bir odada siyah bir kedi bulmak çok zordur, özellikle odada kedi yokken. | TED | هناك مثل قديم يقول أنه من الصعب العثور على قط أسود في غرفة مظلمة، خصوصا إذا لم يكن هناك أي قط |
Beş yıl hapse girersin ve beş yıl da siyah bir suçluya yardımdan yersin. | Open Subtitles | بعدما تقضي خمس سنوات في السجن بالإضافة إلى خمس لمساعدة أسود في عمل إجرامي |
Çin Mahallesi'nde genç siyahi bir çocuk elleri kesilerek öldürüldü. | Open Subtitles | تم قتل صبي أسود في الحي الصيني وتم تشويه جثته |
Yirmilerinin ortasında siyahi bir çete üyesi arıyoruz. | Open Subtitles | نحن نبحث عن رجل عصابات أسود في منتصف العشرينات |
O sadece seçim yılında zenci bir polisi vuran talihsiz bir serseri. | Open Subtitles | إنه مجرد أخرق كان من سوء حظه أن قتل شرطياً أسود في سنة إنتخابات |
Hatırlayın, eğer galaksinin ortasında kara delik görmek istiyorsak bu dünya büyüklüğünde teleskop yapmamız gerekmektedir. | TED | هل تذكرون أنه إن أردنا رؤية ثقب أسود في وسط مجرتنا، فإنه يتوجب علينا بناء تليسكوب بحجم الأرض؟ |
Filo'da altı yıl ve gerçek bir Şaolin Tapınağı'ndan alınmış Wushu kara kuşağı. | Open Subtitles | ستّة سنوات في الطيران ، وحزام أسود في "الووشو" من معبد "شاولين" الحقيقي |
İşin içinde kara büyü varsa, gizlenmiştir. | Open Subtitles | إذا كان هنالك سحر أسود في الموضوع، فسيكون مخفياً |
Tabii halıya kara delik döktükleri zamanlar hariç. | Open Subtitles | إلا لو اكتشوا ثقباً أسود في إحدى السجادات |
Gecenin karanlığında ortaya çıkan kara gölgeye bakmak için kafasını kaldırdı... | Open Subtitles | نظر إلى الأعلى وإذا بظهور ظل أسود في سماء الليل |
Filo'da altı yıl ve gerçek bir Şaolin Tapınağı'ndan alınmış Wushu kara kuşağı. | Open Subtitles | ستّة سنوات في الطيران ، وحزام أسود في "الووشو" من معبد "شاولين" الحقيقي |
Bu da tayfta koyu bir boşluk veya siyah, yatay bir çizgi oluşturur. | Open Subtitles | و تترك فرجة مظلمة أو خط عمودي أسود في الطيف |
Ve unutmayın, geçen sene dört yüzden fazla siyah öğrenciyi öldürdüler. | Open Subtitles | ...وتذكروا لقد قتلوا أكثر من 400 طالب أسود في العام المنصرم |
İki: Hiç siyah giymiyorsa neden siyah bir elbisesi var? | Open Subtitles | لماذا ارتدت فستان سهرة أسود في حين أنها لم ترتدي اللون الأسود من قبل ؟ |
Bir adamın, paskalya günü siyahi bir adama olmadığı sürece, asla pastel renkler takmaması gerektiğini söylemiştin sanki. | Open Subtitles | تفضلين؟ أعتقد أنك قلت أن الرجل لا يجب ان يرتدي لونا فاتحا أبدا إلا إذا كان رجل أسود في عيد الفصح |
Yüzde yüz. Tekerlekli sandalyedeki siyahi bir adamın olduğu kapak... | Open Subtitles | نعم, اراهن على ذلك و الحصول على رجل أسود في كرسي المقعدين |
Bir dakika. Evinde siyahi bir adam gördün diye polisi mi aradın? | Open Subtitles | إتصلت بالشرطة لأنك رأيت رجل أسود في شقتك ؟ |
Tabii canım, arabada beyaz bir kızın boynu kanıyor ve ben bu küçük kasabada zenci bir çocuğum sonuçta. | Open Subtitles | أجل، لأنه ليس بسبب كوني أسود في بلدة صغيرة برفقتي فتاة بيضاء تنزف في السيارة |
Ahırda, kelle avcısı olan zenci bir arkadaşı var. | Open Subtitles | لديه صديق صائد جوائز أسود في الإسطبل |