Bir bulutun arkasından bütün adayı atdınlatan ikinci bir Güneş doğdu. | Open Subtitles | وخلف الغيوم أشرقت شمسٌ أخرى أضاءت كل الجزيرة |
Güneş sabah 08.12'de doğdu 21.7 derece. | Open Subtitles | أشرقت الشمس هذا الصباح عند 08.12 واحد وعشرين بمعدل سبع درجات |
Bu sabah Güneş başka bir dünyaya doğdu ve cesur bir Latin Amerika ulusu adaletin yanında yer aldı. | Open Subtitles | هذا الصباح الشمسُ أشرقت على عالمِاً مُختلف، وأُمّة أمريكيّة لاتيِنِيّة تأخُذ موٌقِفاً من أجل العدالة. |
Gümeş tekrar doğduğunda şehir ikiye ayrılmıştı. | Open Subtitles | وعندما أشرقت شمس اليوم التالى كانت المدينة قد انشقت نصفين |
"Gün, sıradan bir gün gibi başlamıştı. Güneş doğmuş, bebekler ağlamaya başlamıştı. | Open Subtitles | "بدأ مثل أي يوم آخر , الشمس أشرقت و الأطفال بدأو بالبكاء" |
Güneşin her sabah olduğu gibi yine doğduğunu duyduk. | Open Subtitles | سمعنا أن الشمس أشرقت كالعادة هذا الصباح |
Birden mezarda Güneş doğdu. | Open Subtitles | وطار حجر القبر كأنه ورقة شجر وكل ذلك فجأة قد حدث ثم أشرقت الشمس داخل القبر |
Lordum, Güneş arenanın üstünde doğdu. | Open Subtitles | مولاي, الشمس أشرقت على هذا الميدان |
Ben farkına varmadan, Güneş mi doğdu? | Open Subtitles | هل أشرقت الشمس منذ آخر مرة نظرت ؟ |
Buluştuk ve konuştuk, şairaneydi ama sonra Güneş doğdu ve gerçekler su yüzüne çıktı. | Open Subtitles | لقد إلتقينا وتحدثنا وكانأمراًملحميّاً،لكن... ثم أشرقت الشّمس بعدها و حلّت الحقيقة |
Evet, sanırım artık Güneş resmi olarak doğdu. | Open Subtitles | اجل أعتقد أن الشمس قد أشرقت رسميا |
Gün doğdu. Çoktan gitmişlerdir. | Open Subtitles | أشرقت الشمس لقد رحلوا منذ وقت طويل |
Ve taş yaprak gibi fırlayıverdi ve aniden Güneş... mezarın içinde doğdu. | Open Subtitles | والصخرة طارت كورقة شجرة وفجأة، أشرقت... أشرقت الشمس في القبر |
- Güneş doğdu. | Open Subtitles | لقد أشرقت الشمس |
Güneş doğdu demek. | Open Subtitles | يعني أن الشمس أشرقت |
Güneş yeniden doğdu. | Open Subtitles | أشرقت الشمس مجددا |
Neredeyse gün doğdu. | Open Subtitles | إذا أشرقت الـشمس |
Güneş doğdu ve parlıyor Hadi gün ışığını kaçıracağız. | Open Subtitles | هيا (هوغو) ، حان وقت الاستيقاظ هيا ، أشرقت الشمس |
Ve o sabah Güneş bir kez daha doğduğunda görülebilen tek şey, bertaraf edilmiş olan kötülüktü. | Open Subtitles | وحين أشرقت الشمس صبيحة ذلك اليوم بدا ظاهراً للجميع أنهم قد قهروا قوى الشر |
Bekle, bekle. Yani bu Güneş doğduğunda bu teknede olursak asla çıkamaz mıyız demek? | Open Subtitles | أتقصد أن لو أشرقت الشمس علينا ونحنُ على هذه المركبة، فلن نتمكّن من الرحيل؟ |
Güneş doğmuş olmalı. Günışığı yüzüğünü takmıyor. | Open Subtitles | حتمًا الشمس أشرقت حينئذٍ، وهو لا يملك خاتمه النهاريّ. |
İş yapmıyor. Güneşin doğduğunu ve darbenin sona erdiğini söylüyor. | Open Subtitles | "ألبرت"، تراجع، ويقول "أشرقت الشمس وفشلت العمليّة". |
Güneş doğana kadar kalıp, birlikte kalan tüm tatlıları yedik | Open Subtitles | بقينا و أكلنا كل الحلويات المتبقية معًا حتى أشرقت الشمس |