Aklını başından alacak şeyler söyleyebilirim. Dalga geçmiyorum. | Open Subtitles | أستطيع ان اقول لك أشياء التي يمكن أن تثير إهتمامك |
Şimdi, deneyimlerinizi geliştirmek için yapabileceğiniz şeyler var. | Open Subtitles | الآن، هناك أشياء التي أنت يُمْكِنُ أَنْ تَعمَلُ لتَحسين تجربتِكَ. |
Hiç öylesine, açıklaması zor ürkütücü şeyler. | Open Subtitles | فقط أشياء مخيفة عمومـًا أشياء التي يصعب توضيحها، مثل |
Onlara bir şeyler öğretmek için çabalıyorum, ama her zaman yapamıyorum. | Open Subtitles | ولكن لا يمكنني ان أفعل أشياء التي دائما سوف تساعدهم |
Ve büyük ihtimalle akrabalarınıza bakarak bulabileceğiniz bazı şeyleri genomunuza bakarak keşfedebiliriz, bazıları epey şaşırtıcı olabilir. | TED | و نتسطيع اكتشاف أشياء التي ربما قد عرفتها عبر نظرك إلى أقرابئك, و لكن قد تكون مفاجآة. |
Evet, iyiyim ama anlamsız şeyler görüyorum. | Open Subtitles | أجل انا بخير انا بخير انه فقط ارى أشياء التي لا تبدوا منطقيه |
Arap bölgesinde, çalıştığım yerde, insanlar Batı’daki yeniliklerle ilgileniyor ve bu yenilikleri ne geleneksel olarak Batılı ne de geleneksel olarak Müslüman olan şeyler haline getiriyorlar. | TED | حيث أعمل، في المنطقة العربية، والناس مشغولون بإستخدام الإبتكارات الغربية ويقوموا بتحويلها الى أشياء التي ليست تقليدية غربية ، ولا تقليدية إسلامية. |
Soya üzerinde çalış -- üzerinde çalışmadığımız şeyler üzerinde yani. | TED | كان ينبغي لنا العمل على الصويا -- أشياء التي لم نكن نركز عليها. |
Bazı kötü şeyler söylemiş olabilirsin. | Open Subtitles | كنت قد قال أشياء التي كانت في ذوق سيء. |
Yapabileceğimiz şeyler var. | Open Subtitles | هناك أشياء التي نستطيع القيام بها |
Bize yardımı dokunacak şeyler biliyor. | Open Subtitles | .أنه يعرف أشياء التي يمكن أن تساعدنا |
Dünyanın imkansız olduğunu düşündüğü şeyler. | Open Subtitles | أشياء التي ظنها العالم أنها مستحيلة. |
- Bilmem gereken şeyler var. | Open Subtitles | - هناك أشياء التي أحتاج للمعرفة. |
Ayrıca kafamda hiç de mantıklı olmayan şeyler vardı. | Open Subtitles | و هناك بضعة أشياء التي بدون معنى . |
Onların anlayamadığı şeyler yapmıştın. | Open Subtitles | ...أنت فعلت أشياء التي لم يفهموها حقًا |
Onların anlayamadığı şeyler yapmıştın. | Open Subtitles | ...أنت فعلت أشياء التي لم يفهموها حقًا |
Todd'un dediğine göre annen ve sen bir şeyler toplamayı seviyormuşsunuz, doğru mu? | Open Subtitles | (تود) قال بأنك أنت وأمك أحببتم أشياء التي حصلت بالجامعة ، أليس هذا صحيح؟ |
- Yanan şeyler. | Open Subtitles | - أشياء التي تحرق. |
Bizim cehalet içinde insana özgü sandığımız şeyleri yapan hayvanlar olduğunu gördükçe daha da belirsizleşiyor. | TED | ويصبح أرفع في كل وقت حيث نجد الحيوانات تفعل أشياء التي نفعلها، في غرورنا، واستخدام التفكير كان للإنسان فقط. |
Ayrıca doktorların "imkansız" dediği şeyleri yapmak için kendime meydan da okurum. | TED | وأيضا أحاول تحدي نفسي بأن أفعل أشياء التي يقول الاطباء بأنها ليست ممكنة |
Normalde yapamayacağımız şeyleri yapabiliriz. | Open Subtitles | نحن نعمل أشياء التي لانعملها في حياتنا العادية |