| Kendini gösterdiğinde güzel şeyler oluyor işte. | Open Subtitles | كم قلت , أشياء جيدة تحدث عندما تبذلين جهدك عليها |
| Hayır. Hakkınd güzel şeyler söylemeyeceğim. Hala cezalısın. | Open Subtitles | لا، أنا لن أقول أشياء جيدة عنك أنت ما زلت معاقَب |
| Eğer izin verirsen, kendi pizza restoranını yapmakla ilgili güzel şeyler duymuştum. | Open Subtitles | اعذريني , لقد سمعت أشياء جيدة عن مايقدمه البار من خدمة , أعد البيتزا الخاصة بك بنفسك |
| Ve yapabileceğin en iyi şey, kalan ömrün boyunca... benim gibi bir adamla vakit geçirmek. | Open Subtitles | أنا أزحف أنتى لديكى أشياء جيدة لتفعليها مع وقتك اذن أقضيها مع رجل مثلى |
| Fakat Helen, ben iyi şeyleri ve iyi bir hayatı hak ettiğimi öğrendim. | Open Subtitles | لكن, هيلين تعلّمت بأنّني أستحق أن يكون عندي أشياء جيدة وحياة جيدة |
| - İyi şeyler mi? | Open Subtitles | -يقول أشياء جيدة ؟ |
| L'd sadece bazı iyi şeyler bunu dengelemek için, çok var düşünmek istiyorum. | Open Subtitles | أنا أحب أن أفكر أن هناك أشياء جيدة أيضاً ، كي توازن الأمور |
| İşte, bunları bir web sitesinden aldım yanından ateşli bir hatun geçerken söylenebilecek güzel şeyleri yazmışlar. | Open Subtitles | جلبت هذه من مواقع التي تقول لك أشياء جيدة لتقوله لأمرأة عندما تمشي بقربك |
| Umarım, duyduklarınız iyi şeylerdir. Oh, hepsi iyi şeylerdi. | Open Subtitles | آمل أنكِ قد سمعتي عني أشياء جيدة - أنا واثقة من أن أذنك كانت تطن - |
| - Merhaba! Senin hakkında çok şey duydum. - Umarım güzel şeylerdir. | Open Subtitles | مرحبا ْ(جيسى)ْ لقد سمعت الكثير عنك - أتمنى أن تكون أشياء جيدة - |
| güzel şeyler için kendini satan biri mi? | Open Subtitles | شخصٌ من الممكن أن يبيع نفسهُ لكي يحصل على أشياء جيدة ؟ |
| Hakkında güzel şeyler duydum ama hiç gitmemiştim. | Open Subtitles | لقد سمعت أشياء جيدة عنه، لكني لم أجربه من قبل. |
| Çok güzel Brandy, hakkımda hep güzel şeyler söylersin. | Open Subtitles | هذا امر جيد، براندي، وكنت دائما يقول أشياء جيدة عن لي. |
| Bu süreçte de Pradeep parasıyla güzel şeyler yapabilirim. | Open Subtitles | وفي تلك الأثناء يمكن أن أفعل أشياء جيدة بأموال براديب. |
| Neden boş elimize para geçip güzel şeyler olurken? | Open Subtitles | لماذا بينما نكسب أموال كثيرة و أشياء جيدة تحدث؟ |
| İyi şeyler, kötü, çirkin, güzel şeyler... | Open Subtitles | سترين أشياء جيدة , سيئة , قبيحة , جميلة |
| Flik, sen pek çok güzel şeyler yaptın. | Open Subtitles | -لكنك يا فليك فعلت أشياء جيدة كثيرة -فعلا |
| Yeni çizgilerin için çok güzel şeyler duyuyorum. | Open Subtitles | سمعت أشياء جيدة عن إنتاجاتك الجديدة. |
| Bana, kendinle ilgili dört tane iyi şey söyle. | Open Subtitles | أخبرني أربعة أشياء جيدة عن نفسك |
| İyi insanlar, iyi şeyleri hak eder. | Open Subtitles | كما تعرف الأناس الجيدون يستحقون أشياء جيدة |
| Y ekseninde iyi şeyler olduğunu varsayalım: biyoçeşitlilik, katil balina sayıları, ülkenizin yeşillikleri, su kaynakları. | TED | لدينا على محور الأراتيب أشياء جيدة: التنوع البيولوجي، أرقام الأوركا، اخضرار بلدكم، الموارد المائية. |
| Bir vampir için güzel şeyleri düşün. | Open Subtitles | أشياء جيدة قد يفكر فيها مصاص دماء. |
| - İyi şeylerdir, umarım. | Open Subtitles | .أتمنّى أن أتكون أشياء جيدة |
| Ve Jane, sana "Senin hakkında çok şey duydum!" dediğinde standarda bağlayıp, "Umarım hepsi güzel şeylerdir. " deme sakın. | Open Subtitles | و (جين) عندما تقول، "سمعت الكثير عنك" لا تردي بكلامك الكلاسيكي... "أتمنى أن جميعها أشياء جيدة" |