Hiçbir şey pisliği üzerine kalacak şeyi yapmak kadar zor değildir. | Open Subtitles | ليس هناك شيء أصعب من القيام بعملٍ ستعاني جرّاءه أشدّ المعاناة |
Yani, aldatmak hiç bu kadar kolay olmamıştı ve bir sır saklamak hiç bu kadar zor olmamıştı. | TED | لذلك فإنه لم يكن من السهل الخيانة، ولا شيء أصعب من الحفاظ على السرية. |
Bob kalp sayısına inanıyor ve kalp sayısını kolayca azaltmak çok daha zordur. | TED | يؤمن بوب بالقلب العامل. والأمر أصعب من أن يتم ببساطة تسريح قلب عامل. |
Bir şeyi başarmak çoğu zaman onu gerçekleştirmekten daha zordur. | TED | النجاح في شيء ما هو غالباً أصعب من الوصول إليه. |
daha kötü temel eğitimlerden geçmiştik. | Open Subtitles | . كارتر ، لقد كنا نضطر أن نعبر أصعب من ذلك فى التدريب المبدئى |
- Theo, bundan daha... kötü durumlardan kurtuldum. İnan bana. | Open Subtitles | ثيو لقد نجوت من مواقف أصعب من هذا، صدقني |
Bazı günler hiçbir neden olmaksızın çok daha zor geçecek. | Open Subtitles | سوف يشعر بعض الأيام أصعب من الآخرين من دون سبب. |
Buraya gelmek bile sandığımızdan zor oldu. | Open Subtitles | أصعب من الحضور إلى هنا. |
Kadromla hızlı ve ortaklaşa bir şekilde öğrendiğim şey ise bu durumun daha önce eğitildiğimiz herhangi bir konudan daha zorlu olduğuydu. | TED | وما تعلمته سريعا وبشكل جماعي مع موظفيي هو أن هذا الموقف أصعب من أي شيء قد تدربنا عليه سابقا. |
Ortaya çıkması ne kadar gecikirse, ona yardım edecek birini bulması o kadar zor olacak. | Open Subtitles | إنتظاره طويلاً للمضي قدماً أصعب من أن يقوم أي شخص بمساعدتـه |
Ama o zaman ya da şimdi, kesinlikle o gün babamın yüzleştiği kadar zor bir şeyle yüzleşmedim. | Open Subtitles | ولكن لا توجد تجربة قد واجهتها، حينها أو الآن، كانت أصعب من التي واجهها أبي ذلك اليوم |
Hayır, olmayacak. Limonun sonunu sıkmak kadar zor olacak. | Open Subtitles | لا , سيكون صعب , أصعب من الليمون الصعب الذي يمكن أن يكون |
Cidden, son yaptığımız görev kadar zor değil, değil mi? | Open Subtitles | جدياً، لن تكون هناك مهمة أصعب من المهمة الأخيرة |
Bazı renk boyaları atmak, diğerlerinden daha zordur ve komplikasyonlar olabilir. | TED | لكن بعض ألوان الحبر تكون إزالتها أصعب من غيرها وقد تحدث مضاعفات. |
Göl ve dağı fethetmek daha zordur ama onlar da teslim olurlar. | TED | البحيرة والجبل هما أصعب من أن يُحتلا، لكنهم أيضا يستسلمون. |
Arkadaş bulmak sevgili bulmaktan daha zordur. | Open Subtitles | والحصول علي الأصدقاء أصعب من الحصول علي العشاق |
Sevip de kaybettiklerinin hatıralarıyla yaşamak hiç hatıran olmamasından daha zordur belki de. | Open Subtitles | ما لدينا من ذكريات لمن أحببناهم ثم فقدناهم ذلك أصعب من أن لا يكون هناك ذاكرة بالمرة |
Theo. Bundan daha kötü durumlardan kurtuldum. İnan bana. | Open Subtitles | ثيو لقد نجوت من مواقف أصعب من هذا، صدقني |
Aileni kaybetmekten daha kötü olan bir şey varsa o da hiç ailen olmamasıdır. | Open Subtitles | هنالكَ شيءٌ واحد، أصعب من خسارة العائلة، هو عدم حيازتها |
Görevdeyken, ekibini hayal kırıklığına uğratmaktan daha kötü bir şey yoktur. | Open Subtitles | في الميدان, لا يوجد شيء أصعب من أن تخذل فريقك |
Cinsiyet tanımlarına uymayanlar, trans kadınlar, beyaz olmayan trans bireyler içinse bu, çok daha zor. | TED | للناس من غير الجنسين الاثنين للنساء المتحولات، للمتحولين غير البيض، الأمر أصعب من هذا بكثير. |
çok daha zor durumlarda zaferlerinizi gördük. | Open Subtitles | لقد رأيناكم منتصرين فى مواقف أصعب من تلك |
Buraya gelmek bile sandığımızdan zor oldu. | Open Subtitles | أصعب من الحضور إلى هنا. |
Gezegende, bir başka insanı yetiştirip güvende olduğuna ve hayatta başarılı olmak için iyi konumlandığına emin olmaya çalışmaktan daha zorlu bir iş yok. | TED | لا يوجد عمل على وجه كوكب الأرض أصعب من تربية إنسان آخر والتأكد بأنهم في سلامة وأمن وفي وضعٍ جيد للنجاح في حياتهم. |