| Yetenekli bir yönetmen orijinal bir şey çekerdi. | Open Subtitles | يعني أن المخرج الموهوب لدية الجرأة لتصوير شيئاً أصلياً |
| Bir dahakine orijinal düşünün. Gidebilirsiniz. | Open Subtitles | فليكن أصلياً المرة القادمة، يمكنكم الرحيل |
| Fakat kimse Altamira bizonu gibi öylesine orijinal bir şeyi sahte olarak yapamaz. | Open Subtitles | ولكن لن يزيف أي أحد شيئاً أصلياً بَعِيدُ الاحْتِمَال |
| İyi pazarlama ama yine de daha orijinal bir şey bulamaz mıydın? | Open Subtitles | لكن ألا تستطيع عمل شيء يبدو أصلياً ؟ |
| orijinal olmak kolay değilmiş. | Open Subtitles | من الصعب أن أكون أصلياً. |
| - ...orijinal olmalı. - Turuncu. | Open Subtitles | فيجب أن يكون شيئاً أصلياً - برتقالي - |
| Bu orijinal değil, ama... Oldukça nadir. | Open Subtitles | إنه ليس أصلياً لكنه نادر جداً |
| - orijinal bir plaktı. | Open Subtitles | -ذلك كَانَ ضَغْط أصلياً . |
| orijinal değil. | Open Subtitles | هذا ليس أصلياً |
| orijinal değil yani. | Open Subtitles | ليس أصلياً. |