sanırım şimdi yemek, içmek ve bir şeyler yapma zamanı. | Open Subtitles | أظن بأنه الوقت للقيام بـ الأكل, الشرب, و نستمتع بوقتنا |
sanırım şimdi eve koşturacağım ve hayali erkek arkadaşımın yanına kıvrılacağım. | Open Subtitles | أظن بأنه سوف أعود إلى المنزل و أعود إلى صديقي الخيالي |
Fakat demek istediğim, dinle, bence bir mektup yazsa daha iyi olurdu. | Open Subtitles | لكن لا لقد عنيت أنا أظن بأنه يجب أن يكتبر رسالة فقط |
Kez zırlamayı.Galiba o sürtüğü haşat edecek Gel sende dinle. | Open Subtitles | توقفي عن البكاء، أظن بأنه سوف يتخلص منها، تعالي هنا |
Bağlantı halkasını kim değiştirdiyse, burada yaptığını sanmıyorum. | Open Subtitles | أيا كان من قام باستبدال الوصلة،، لا أظن بأنه فعل ذلك هنا |
- Ya şimdi? Şimdi düşünüyorum da buraya çok iyi gider. | Open Subtitles | الآن ، أظن بأنه يمكن أن يذهب إلى هنا بشكل جيد. |
Konuşmak istediğin bir şey olup olmadığını sorsam münasebetsizlik olmaz diye düşündüm. | Open Subtitles | ولا أظن بأنه عناء كثير لتطلبي إن كان هناك شيء تودين الحديث عنه |
sanırım, yaşının dilinde konuşursak hayallerimi yaşadığımı söylemem doğru olur. | Open Subtitles | أظن بأنه من العدل القول بلغة تفهمها بأنني عشتُ حلمي |
Uyuşturucu tasarımcısı olduğunu sandığım bir müvekkilim var ama sanırım FBI muhbiri. | Open Subtitles | لدي عميل ظننت بأنه مصمم مخدرات لكن أظن بأنه عميل للمباحث الفيدرالية |
sanırım, bu yetkililerin yasadışı madde olarak adlandırdıkları bir toz. | Open Subtitles | لابد أنك تمازحننّي أظن بأنه سيكون جيداً ما تسميه السلطات |
Hâlâ sebzeden eser yok ama sanırım doğru yolda ilerliyor. | Open Subtitles | لم يكن خضاراً. لكني أظن بأنه في الطريق إلى ذلك |
Evet, sanırım bunu söylemem uygun olur. | Open Subtitles | نعم أظن بأنه يمكنني أن أقول ذلك من دون ريب |
Bak, bence bu iyi bir fikir değil. Gitmem lazım. | Open Subtitles | ولكن, اسمعي أنا حقا لا أظن بأنه يجب علي الذهاب |
bence o süper biri ve böyle şeyleri dert etmeyeceğim. -Pekala. | Open Subtitles | إنها رائعة لا أظن بأنه سيكون علّي القلق بشأن هذه الأمور |
Ona kulak vermelisin bence... aslında anlattıkları kulağa ilginç geliyor. | Open Subtitles | أظن بأنه عليكَ سماع خطتها. لأنها بالفعل تبدو مثيرة للإهتمام. |
Galiba ne kadar konuşursak, o kadar çok öğreniyor. | Open Subtitles | أظن بأنه كلما تكلمنا أكثر كلما تعلمت أكثر |
Ah evet, biliyor musun, aslında, ben diyorum ki, Galiba daha çok şekerleme koyup, süsleri azaltmak iyi olur. | Open Subtitles | نعم، حسنا لأكون صادقاً أظن بأنه يمكننا إستعمال المزيد من قطع الحلوى و التقليل من الخيال |
Galiba şaşırmaıyım yani, bu geceye kadar hiç birimiz ayrıldığını bilmiyorduk. | Open Subtitles | أظن بأنه لا يجب أن أكون متفاجئة، أعني، لم يكن أحدنا يعلم بأنه كان منفصل عن زوجته حتى الليلة. |
Hayır, yanlış anlamışsınız. Günlük tuttuğunu sanmıyorum. | Open Subtitles | كلا، لقد أسأت فهمي لا أظن بأنه إحتفظ بمذكرات |
Uydun olacağını sanmıyorum. Vincent orda yaşıyor. | Open Subtitles | لا أظن بأنه مناسب فينسينت يعيش هناك الآن |
Ama Momoko'nun da senin kadar çoğu şeye göğüs gerdiğini düşünüyorum. | Open Subtitles | لكني أظن بأنه توجّب على موموكو احتمال أشياء بقدر ما تحمّلت أنت |
Herşeyden önce, daha evvel yaptığım gibi hatalardan kaçınmama yardımı olur diye düşündüm. | Open Subtitles | حسناً، أولاً، أظن بأنه سيساعدني من إرتكاب الأخطاء بعملك بما أفعله |
Bir süre için bir şey yapabileceğini zannetmiyorum. | Open Subtitles | لا أظن بأنه سيقوم بأي إعادات لفترة من الوقت |
Bak, babanın kötü biri olduğunu düşünmüyorum. | Open Subtitles | لكن إرادته جيدة لا أظن بأنه شخص سيء |