| Ders dışı etkinliklerinizden ve programlarınızdan fedakarlık etmenizin adil olmadığını biliyorum. | Open Subtitles | أعرف أنه ليس من العدل اضطراركم إلى التضحية بنشاطاتكم اللامنهجية وبرامجكم. |
| Senin gibi büyük bir He-Man olmadığını biliyorum. Sadece... onda birşey var. | Open Subtitles | أنا أعرف أنه ليس راشداً مثلكَ لكن هناك شئُ ما فيه |
| Şimdi sizin gibi ben de filmin ne olduğunu bilmiyorum ama Western olmadığını biliyorum. | Open Subtitles | مثلكم، لا أعرف ما هو الفيلم لكنني أعرف أنه ليس عن رعاة البقر أليس كذلك سيد لنيغان؟ |
| Mükemmel bir çözüm olmadığını biliyorum tren baharda doğuya geri döndüğünde sizi eve kendim göndereceğim. | Open Subtitles | أعرف أنه ليس الحل السليم ولكن عندما ترحلين فى العام القادم فى الربيع سأدفع لكى ثمن النفقات لكى تعودى لمنزلك ؟ |
| Üzgünüm. Bunları tekrar yaşamak kolay değil, biliyorum. | Open Subtitles | آسفة يا صديقتى ، أعرف أنه ليس من السهل عليك تحمل كل تلك الصدمات |
| Takılmak için hazır olmadığını biliyordum. | Open Subtitles | كنت أعرف أنه ليس مستعد لتمضية الوقت مع الآخرين |
| Ve beni kurtaranın sen olmadığını biliyorum. | Open Subtitles | و أنا أعرف أنه ليس أنت من أخرجنى من الحريق |
| Karın, çocuğun, ailen olmadığını biliyorum. | Open Subtitles | أعرف أنه ليس لديك زوجة , ليس لديك أطفال , ليس لديك عائلة |
| Karın, çocuğun, ailen olmadığını biliyorum. | Open Subtitles | أعرف أنه ليس لديك زوجة , ليس لديك أطفال , ليس لديك عائلة |
| Kıçında olmadığını biliyorum, çünkü orada kafan var. | Open Subtitles | أعرف أنه ليس في مؤخرتك لأنّ رأسك هو الموجود هناك |
| Sende bunu yapacak cesaret olmadığını biliyorum. | Open Subtitles | وأنا أعرف أنه ليس لديك الشجاعة لفعل ذلك. |
| Bana inanmak için bir nedenin olmadığını biliyorum. Biliyorum, farkındayım. | Open Subtitles | أعرف أنه ليس لديك سببٌ لتُصدقني أعرف هذا |
| Yangın tehlikesi yarattığını ve akıllı işi olmadığını biliyorum ama herhangi bir şeyi atacak olursam bir felaket olacakmış gibi geliyor bana. | Open Subtitles | أعرف أنني عرضة لخطر الحريق و أعرف أنه ليس منطقي و لكني أشعر أنه إذا رميت أي شيء فسيحدث شيء مريع |
| Senin için hayatın kolay olmadığını biliyorum Rachel ve kendinle ilgili bazı şeyleri değiştirmek istediğini biliyorum. | Open Subtitles | أعرف أنه ليس سهلا عليكي دائما يا ريتشل و أعلم أنه هنالك أشياء عن نفسك |
| Onun düşman olmadığını biliyorum. Düşman o değil, asıl düşman bana saldıran kişilerdi. | Open Subtitles | أنا أعرف أنه ليس العدو لقد كان العدو يطلق عليّ النار ، وليس هو |
| Senin tarzın olmadığını biliyorum ama ne kadar ödediğimi bilirsem hoşuna gider diye düşündüm. | Open Subtitles | أعرف أنه ليس أسلوبك، لكن فكرت أنها ستروقك، بالنظر لثمنها الباهض |
| Mükemmel olmadığını biliyorum ama en azından birlikte olacağız. | Open Subtitles | أعرف أنه ليس مثالياً ولكن يمكننا أن نكون سوياً |
| Bunun, senin hatan olmadığını biliyorum ama üzgünüm yetkilileri uyarmak zorundayım. | Open Subtitles | أعرف أنه ليس ذنبك، لكنني آسف، عليّ إبلاغ السلطات |
| Dinleyin, çok fazla olmadığını biliyorum ama işin başında 200.000 dolar vereceğim ve kardeşimi bana getirdikten sonra bir 200.000 dolar daha vereceğim. | Open Subtitles | إسمعوا أعرف أنه ليس الكثير من المال ولكني على إستعداد لتقديم 200.000 دولار مقدماً |
| Kolay değil, biliyorum. | Open Subtitles | أسمع. رودنى.. أنا أعرف أنه ليس سهلاً |
| Bence gelen Ivan. Korkak olmadığını biliyordum. | Open Subtitles | إنه أيفان أنا أعرف أنه ليس جباناً |
| Evet, sevmek için kolay bir insan olmadığımı biliyorum. | Open Subtitles | أجل، أعرف أنه ليس من السهل محبة شخص مثلي |