| size üç kısa vadeli trendi tanıtayım ve dünyayı değiştireceklerini göstereyim. | TED | دعوني أعطيكم ثلاثة اتجاهات قصيرة المدى من حيث كيف ستغير العالم. |
| Ve bu Gezginler, insanlar şimdi, bugün ne yaptığını merak ediyor, bu yüzden size kısaca ne yaptıklarını göstermeyi düşündüm. | TED | و يتسأل الناس الآن عما تفعله جوالات المريخ الآن لذلك فكرت في أن أعطيكم فكرة عما تفعله هذه العربات اولآ، |
| size mantıksızlık ile ilgili bir örnek vermek istiyorum, size hileden bahsedeceğim. | TED | وأريد أن أعطيكم مثالاً لهذه الأشياء اللاعقلانية، وأريد أن أتحدث عن الغش. |
| Bu teknolojinin neler yapabileceğine dair üç örnek daha vermek istiyorum. | TED | دعوني أعطيكم ثلاثة أمثلة أخرى لما يمكنُ أن تقوم به تقنيتنا. |
| Altınların hepsi benim! Onu kimseye vermem! | Open Subtitles | لن تأخذوا من ذهبى هذا شيئاَ، لن أعطيكم إياه أبداً |
| Ben gidiyorum, işaret verene kadar burada kalın. | Open Subtitles | عندما أفك قيودكم ، ظلوا بلا حراك حتى أعطيكم إشارة |
| Sizi biraz yalnız bırakayım. | Open Subtitles | لا , لا , أريد أن أعطيكم بعض المساحة يا رفاق |
| sizlere özel bir şey vermeden buraya gelmemem gerektiğini düşündüm. | TED | أعتقدت أنه لا يمكن أن آتي هنا دون أن أعطيكم شيئا خاصا. |
| Hepinizin istatistikten hoşlandığını biliyorum onun için size biraz rakamlardan bahsedeyim. | Open Subtitles | الآن ، أعرف بأنكم جميعاً تحبون الإحصائيات إذا فأتركوني أعطيكم البعض |
| Hepinizin istatistikten hoşlandığını biliyorum onun için size biraz rakamlardan bahsedeyim. | Open Subtitles | الآن ، أعرف بأنكم جميعاً تحبون الإحصائيات إذا فأتركوني أعطيكم البعض |
| size gerçek bir örnek vermeye çalışayım. Bu anlatacağımı gerçekten yaptım. | Open Subtitles | سأحاول أن أعطيكم مثال حيا لأنني متأكد ان هذا حدث معي |
| size gerçek bir örnek vermeye çalışayım. Bu anlatacağımı gerçekten yaptım. | Open Subtitles | سأحاول أن أعطيكم مثال حيا لأنني متأكد ان هذا حدث معي |
| Öyleyse, size bu yükten kurtulmanız için bir fırsat vereceğim, paylaşacak mısınız? | Open Subtitles | لذا, الآن أعطيكم كلاكما الفرصة لتتحررا من عبئه فهل ستفعلان ذلك ؟ |
| Miras çiftlerime, size son bir hediyem var ve kendi ellerimle vermek istedim. | Open Subtitles | حسنٌ ,لديّ هديّةٌ باقيّة ،لكما,الأزواج التراثيان الخاصين بي ورغبتُ بأن أعطيكم إيّاها بنفسي |
| size ilk taslağımı vermem gerektiğini biliyordum. | Open Subtitles | عرفت بأنني كان يجب أن أعطيكم مسودتي الأولى |
| Önden gidiyorum. Onay verene kadar gelmeyin. | Open Subtitles | سأدخل، وإيّاكم أن تتبعاني حتّى أعطيكم الاِشارة بذلك. |
| Yapabileceği kadarını da yaptı bence. Sizi rahat bırakayım en iyisi. | Open Subtitles | و أظن أنه قام ما يمكن أن يقوم به سوف أعطيكم خصوصيتكم |
| Şimdi, kısaca bu dört, basit formdaki ölümsüzlük hikayelerini tanıtacağım. Ve sizlere, her kültür ve jenerasyonda, nasıl anlatılageldiğini o zamanın dilini de kullanarak açıklamaya çalışacağım. | TED | الآن سأقدم هذه الأشكال الأربعة الأساسية لقصة الخلود وأريد أن أعطيكم بعض الإدراك للطريقة التي تُعاد صياغتها بها في كل ثقافة أو جيل بإستخدام لغة العصر. |
| Hiç duymadığım biri için bin dolar vermemi mi istiyorsunuz? | Open Subtitles | تريدونني أن أعطيكم ألف دولار لأجل شخص لم أسمع به .. |
| size parayı vermem. Ama müşterilerimi veririm. Hepsini. | Open Subtitles | لن أعطيكم المال و لكني سأعطيكم موكليّ، كلهم |
| O yüzden size kelime listesi verdiğimde iyi çalışın. | Open Subtitles | لذا عندما أعطيكم قائمة بالكلمات، ادرسوهم. |
| Oldukça ikna edici yöntemler uyguladığınız toplama kampında o isimleri vermediysem, elbette şimdi de vermeyeceğim. | Open Subtitles | لم أكن أعطيكم الأسماء في المعسكر حيث لديكم وسائل الإقناع الهائلة. فبالتأكيد لن أعطيها لك الآن. |
| Evet, size insanların yaptıkları deneyler ile ilgili bir örnek vereyim ve bu sizin değerlendirme dediğiniz alan içerisinde. | TED | حسناً، دعوني أعطيكم مثالا لأنواع التجارب التي يجريها الناس، وهو في مجال ما نسمّيه بالتّقييم. |