Açıklamama izin verin, çünkü bu çok etkileyici. | Open Subtitles | اسمحوا لي بأن أفسر هذا لأن هذا الشئ مُذهل حقاً |
Ama önce durumu açıklayayım ve bunu çabucak halledelim. | Open Subtitles | لكن ما أن أفسر الموقف سنستوضح الأمر سريعا |
Fakat ikimizin arasında bir fark var. Ben neden burada olduğumu açıklayabilirim. | Open Subtitles | ولكن الفرق بينى وبينك هو أنني أستطيع أن أفسر سبب وجودي هنا |
Demek istediğim, bilirsin, bunu her defasında açıklamak zorunda mıyım? | Open Subtitles | .. بالطبع أعرف عن الـ أعني ، تعلم هل يجب أن أفسر هذا كل مرة .. |
Birleşimdeki ekstra eklem sıvısıyla ilgili hala bir açıklama bulamadım. | Open Subtitles | لم استطع ان أفسر لمَ هناك سوائل زائدة في مفاصله |
Dışişleri Bakanlığı'nı arayıp, neden emirlerine uymadığımızı açıklayacağım. | Open Subtitles | سوف أذهب للاتصال بوزارة الخارجية، أفسر لهم لماذا أخترنا أن نتجاهل أوامرهم المباشرة. |
Hâlâ nasıl hayatta olduğumu açıklamam bile çok zor. Bu yüzden herkes beni öldüm sanıyor. | Open Subtitles | صعب أن أفسر كيف أنني ما زلت حيّاً لذا يعتقد الجميع أنني ميت |
Bu fotoğrafı nasıl açıklayacağımı, hatta neyi gösterdiğini bile bilmiyorum. | Open Subtitles | لا أعرف حتى كيف أفسر هذه الصورة, أو حتى اثبتها. |
- Sana güvenmiştim. - Açıklamama izin verin. | Open Subtitles | ـ لقد وثقت بك ـ دعيني أفسر الأمر فحسب |
Bekle, Helen bebeğim, Açıklamama izin ver. | Open Subtitles | انتظري يا "هيلين"، دعيني أفسر الأمر لك |
Açıklamama izin ver. | Open Subtitles | دعينى أفسر ما حدث. |
İzin verin, kısmi ücretli oyunlar, gerçekte nasıl yürür, açıklayayım. | Open Subtitles | دعوني أفسر كيف تعمل ألعاب المجانية حقاً. |
Şunu sana açıklayayım. | Open Subtitles | دعني أفسر لك لكن تلك دراجة نارية. و هذه سيارة |
Size bunları açıklayayım. | TED | اذاً دعوني أفسر لكم هذه الأمور |
Her ne yaptıysan da, üstünde olan baskıyı açıklayabilirim. | Open Subtitles | أيّاً كان ما فعلته ، يُمكنني أن أفسر الضغوط التى تعرضت إليها و دفعتكَ لذلك. |
- ...beraber yemek yemeliyiz. Ona açıklayabilirim. | Open Subtitles | حتى يمكننا أن نتعرف ثانية يمكنني أن أفسر لها. |
Bu eve bir fenomeni açıklamak için geldim ve görüyorum ki, işim daha bitmemiş. | Open Subtitles | أحضرتُ إلى هُنا لكي أفسر ظاهرة في هذه البيت ومهما يكن الذي يؤمن بهِ الآخرين يجب أن أقوم بألامر بعد |
Evet, ben de Delilah'a bu gece söz verdiğim akşam yemeğine neden gelemeyeceğim açıklamak zorunda kaldım. | Open Subtitles | أجل,كان علىّ أن أفسر لديلايلا لم لا يمكننى أن أعد لها العشاء الذى وعدتها به. |
- Hayır. Sadece açıklamaya çalışıyorum. - açıklama duymak istemiyorum. | Open Subtitles | ــ لا، أنا أحاول أن أفسر فحسب ــ لا أريد سماع أية تفسيرات |
İnsanlardaki bir tür kötülüğü... Başka birine buna açıklayacağım hiç aklıma bile gelmezdi. | Open Subtitles | لم أكن أعتقد أني يمكن أبدا أفسر لإنسان آخر. |
En azından neden daveti reddetmek zorunda olduğumu açıklamam gerekmeyecek. | Open Subtitles | حسناً ,على الأقل لا حاجة بأن أفسر رفضي لدعوته |
Hayır, nasıl açıklayacağımı bilmiyorum sadece onda hoşuma gitmeyen bir şey var. | Open Subtitles | لا أعرف كيف أفسر الأمر ثمة ما ليس سليما ً بشأنها |
- Ben bunları hissettim. l tam olarak açıklayamam - | Open Subtitles | .. لقد شعرت بهم . لا أستطيع أن أفسر بالضبط لا يجب عليك أن تفعلي هذا |
İkisini de imkanı yok izah edemem sana. | Open Subtitles | لا أستطيع على الإطلاق أن أفسر ما فعله أى منهما. |
Bu arada ben de neler olduğunu anlatayım. Bayım. | Open Subtitles | بينما أفسر لك نشاطات الأمسية لك |
Ne söylediğimi anlatabilirim ama bu çok sıkıcı olur. | Open Subtitles | على أي حال من الممكن أن أفسر ما قلته و هذا سيكون مملا |
Sadece o süre zarında nerede olduğumu bilmemekle kalmıyor bunu kendime bile açıklayamıyorum. | Open Subtitles | ليس فقط لأنني لا املك إدعاء بالغيب أنا لا أستطيع أن أفسر لنفسي |