| Çok akıllı bir hamle oğlum. Severek evlenmekten çok daha iyi. | Open Subtitles | خطوة ذكية جداً يا بني أفضل بكثير من الزواج عن حب |
| Ve benimki de oradaki obez sikikten çok daha iyi. | Open Subtitles | وجسمي بالطبع يبدو أفضل بكثير من ذلك الحوتُ اللعين بالأعلى |
| Çünkü seni temin ederim o hayat... J0hnny'ye borçlanmaktan çok daha iyi olacak. | Open Subtitles | لأني وائقة أنها ستكون أفضل بكثير من أن تكون مديناً بالمال لـ جوني |
| Ne l sunmak zorunda ölümüm hiç getirecek bir şey çok daha iyidir. | Open Subtitles | ما أريد أن أقدمه أفضل بكثير من أي شيء قد يقدمه إليك موتي |
| Razzle Dazzle 86'dan daha iyi bu arada. | Open Subtitles | با لمناسبة ، هو أفضل بكثير من ملهى رازل دازل 86 |
| Evi seninkinden çok daha güzel. 10 kat daha iyi. | Open Subtitles | هذا سبب وجودنا لنكتشف ذلك منزله أفضل بكثير من منزلك أفضل بعشر مرات |
| Bu herkesin seni yan kapıdaki hoş kız olarak görmesinden çok daha iyi. | TED | ذلك أفضل بكثير من أن يعتقد الجميع بأنك ابنة الجيران الجميلة. |
| Anlaşılana göre yaratılan yeni işler genelde eskilerinden çok daha iyi olmuştur. | TED | وقد أتضح أن تلك الوظائف الجديدة والتي تم خلقها بشكل عام أفضل بكثير من تلك الوظائف القديمة. |
| Doktorların el yazısı problemine bir cevap gibi göründü ve tedavilere çok daha iyi bilgi sunma avantajı vardı. | TED | بدت وكأنها الحلّ الأمثل لمشكلة خط يد الأطباء، وكانت لديها ميزة توفير بياناتٍ أفضل بكثير من أجل العلاج. |
| Mimariyi gerçekten, tüm kusurlarıyla bile, hazır yapılmış birşeyin sürekli tekrarlanan boşluğundan çok daha iyi bir alana dönüştüren riskler. | TED | المخاطر التي تحرك حقا العمارة حتى مع كل عيوبها، الى فضاء أفضل بكثير من أي وقت مضى أن تتكرر خواء الشيء الجاهز. |
| Bir komutan bana bir keresinde bir bayanın olası bir tehlikeyi bir erkekten çok daha iyi tahmin edebileceğini söylemişti. | TED | قال لى القائد أن المرأة يمكنها قياس حالة العنف المحتمل أفضل بكثير من الرجال. |
| O budala profesörden çok daha iyi birini bulacaksın. | Open Subtitles | سوف تلاقين شخصاً أفضل بكثير من ذلك الأستاذ المُبتذل |
| Notlarını arkadaşının arabasında kilitli bırakmandan çok daha iyi. | Open Subtitles | وهذا هو أفضل بكثير من قفل نسختك من بيوولف في سيارة صديقك. |
| Bu film, sahte ve yapmacık "Schindler'in listesi" filminden çok daha iyi. | Open Subtitles | المحرقة هي أفضل بكثير من أن faky، متصنع شندلر وتضمينه في قائمة. |
| Bu çöplükte bulduğumuz bozuk şeylerden çok daha iyi. | Open Subtitles | هذا أفضل بكثير من القذارة التي وجدناها في مكبات النفاية |
| Evet, ama bu hayat, o hayattan çok daha iyi, dostum. | Open Subtitles | أجل لكن هذه الحياة أفضل بكثير من هذه الحياة صاح |
| Futbol maçlarını Şerifin kızlarıyla tribünlerin altında gerçirmekten çok daha iyidir. | Open Subtitles | ذلك أفضل بكثير من تمضية مباريات كرة القدم تحت المدرجات مع بنات المأمور |
| Kriz geçirmek, 45 dakika hangi renk balon alacağımıza karar vermeye çalışmaktan çok daha iyidir. | Open Subtitles | النوبة أفضل بكثير من محادثة لمدة 45 دقيقة. ما هى ألوان البالونات التى سنشتريها؟ |
| Yapmayın ama! Bu seferki "çöp" şakasından çok daha iyiydi. | Open Subtitles | هيا هذا كان أفضل بكثير من المزحة التي قلتها مٌسبقًا |
| Son sefer ki gibi değil bu, o zamankinden çok daha iyiyim. | Open Subtitles | لا عليك لن تكون مثل المره السابقه أنني أفضل بكثير من قبل |
| Daha önce birlikte olduğum erkekten çok daha iyisin. | Open Subtitles | أنت أفضل بكثير من الرجل الأخر الذي كنت معه |
| Burada hava, Pekin'den daha iyidir. | Open Subtitles | جَودة الهواء هُنا أفضل بكثير من بكين. |