Alınma ama senden daha güzel bir neden, Jack Winthrop. | Open Subtitles | بلا إهانة لكنه سبب أكثر جمالاً منك يا جاك وينثروب |
Oh, bir yalancının yanında dururken hep daha güzel görünürüm. | Open Subtitles | أنا دائماً أبدو أكثر جمالاً عندما أقف إلى جانب كاذب |
İçkinin tadı daha güzel oluyor kadınlar daha güzel görünüyor. | Open Subtitles | كما تعلم، الخمر يكون أفضل طعماً و النساء أكثر جمالاً |
İngiliz yaz akşamları kadar güzel bir şey yoktur. | Open Subtitles | لا شىء أكثر جمالاً من أمسيات الصيف الأنجليزي |
Senden daha güzel veya daha yetenekli veya daha zengin biri hep olacaktır. | Open Subtitles | دائماً يوماً ما سيكون شخصاً أكثر جمالاً منكِ و موهبة أو اغنى منك, |
Birisi tüm kusurlarınızı kapatan sizi olduğunuzdan çok daha güzel ve çok daha önemli gösteren bir aynayı gözlerinizn önüne koyarsa o aynayı kırın. | TED | وإذا وضع شخص ما مرآة أمامكم تغطي جميع عيوبكم وتجعلكم ترون أنفسكم أكثر جمالاً وأهمية مما أنتم عليه حقًا، فعليكم فقط كسر هذه المرآة. |
Belki biraz daha güzel olsaydım... daha iyi bir eğitimim ve daha iyi bir ailem olabilirdi. | Open Subtitles | وربما لو كنت أكثر جمالاً وأفضل تعليماً ، ومن أسرة أفضل |
Karnabaharın gülden daha güzel olduğunu düşünmüşümdür. | Open Subtitles | تصادف أنني أعتقد أن القرنبيط أكثر جمالاً من الوردة |
Eğer öleceksem, bundan daha güzel bir sebep dilemezdim. | Open Subtitles | ،إذا كان عليَّ أن أموت فلن أتمنى سبباً أكثر جمالاً |
Ama birbirimize tutunursak dünyada daha güzel bir şey yoktur. | Open Subtitles | و لكننا إذا ساعدنا بعضنا البعض و استمرينا لا يوجد شيء أكثر جمالاً في العالم |
- Kirk'ün fotoğrafları dünyayı olduğundan daha güzel bir yermiş gibi gösteriyor. Daha iyi bir yer. | Open Subtitles | إن صور كيرك تظهر العالم على انه مكان أكثر جمالاً مما هو عليه |
Herşeyi olduğundan daha güzel yapar. | Open Subtitles | أجعل الاشياء أكثر جمالاً مما هى عليه فى الحقيقة |
Böyle bir teslimiyetten daha güzel bir şey olabilir mi. | Open Subtitles | ليس هناك شيء أكثر جمالاً من السماح لذلك بالحدوث بتلك الطريقة |
Ve şu anda, tacı kazandığınız zamankinden bile daha güzel olduğunuzu söylemeliyim. | Open Subtitles | وتبدين أكثر جمالاً من اليوم الذي فزتي فيه |
- Evet. Kadınlar, gözlerini daha güzel göstermek için kullanıyor. | Open Subtitles | نعم، تستخدمهم النساء لتجعل أعينهم أكثر جمالاً |
Cidden asla ve asla bu kadar güzel görünmemiştin. | Open Subtitles | تمهلي ، بجدية لم تبدي أكثر جمالاً من قبل |
Hayatında bu kadar güzel, bu kadar huzurlu bir yer daha önce gördün mü? | Open Subtitles | هل سبقَ لكِ رؤية مكان أكثر جمالاً وهدوءاً من هذه؟ |
Kambur balinaların şarkıları o zamanlar şimdikinden daha güzeldi, aynı yıllarda Beatles da şarkılar yazıyordu. | Open Subtitles | أغاني الحيتان الحدباء كانت أكثر جمالاً حينها في نفس السنوات التي قام بيتلز بكتابة أغانيه، أكثر منها الآن |
Bu imkansız. Sen daha hoşsun, ve şimdi daha güzelsin. | Open Subtitles | هذا شئ مُستحيل ، أنتِ كنتِ الأجمل في ذاك الوقت ، و أنتِ أكثر جمالاً الأن |
Baloya en son birlikte gittiğim kızdan çok daha çekicisin. | Open Subtitles | أنتِ أكثر جمالاً من رفيقتي في آخر حفل راقص لي |
İşin garibi; her nasılsa şimdi onu daha çok çekici buluyorum. | Open Subtitles | المضحك في الأمر، أنني أراها أكثر جمالاً الآن |
Geçen yaz olduğundan daha sevimlisin. | Open Subtitles | تبدين أكثر جمالاً من الصيف الماضي |
Unni sinirlenince daha güzel oluyorsun. Gidelim. | Open Subtitles | أوني، تبدين أكثر جمالاً عندما تغضبين دعينا نذهب |