Aslında, kızlar genellikle ergenliğe kadar daha güçlü ve daha olgundur. | TED | في الحقيقة، الفتيات هنّ أكثر قوة حتى سن البلوغ، وأكثر نضجًا. |
Tamam, kendilerinden daha güçlü bir komşuyla uzun dönemli anlaşmazlık. | Open Subtitles | حسنا ، إذا صراعات طويلة الأمد مع جار أكثر قوة |
Toplumu daha sıkıcı daha tekdüze ya da daha güçlü, daha becerikli hale mi getireceğiz? | TED | هل سنجعل المجتمع مملاً أكثر و متماثلاً أكثر أم أكثر قوة و أكثر تنوعا ؟ |
yardım ediyordu. daha güçlü ve cesur hissettiklerinden bahsediyorlardı. | TED | التي ساعدتني بها تحدثوا عن احساسهم بأنهم أكثر قوة وشجاعة |
Ve ortaya çıktı ki burada da işin içine biraz bilim karışıyor. Bazı insanlar bir travma yaşadıktan sonra daha güçlü ve mutlu hale geliyorlar. | TED | ولقد تبين أن هنا بعض العلم أيضاً. بعض الأشخاص يصبحون أكثر قوة وسعادة بعد حوادث الصدمات. |
Bunu yaparak süperlif geliştirmiş olacağız, %380 daha güçlü, %300 daha esnek. | TED | بفعل ذلك أصبحنا قادرين على صنع ألياف خارقة ألياف أكثر قوة بنسبة 380 في المئة، وأكثر مرونة بنسبة 300 في المئة |
Bu derste, gücün nereden geldiğini, nasıl uygulandığını ve toplumsal yaşamda daha güçlü olman için neleri yapabileceğini göz önüne alacağız. | TED | في هذا الدرس، سوف ننظر إلى مصدر السلطة، كيف تُمارس وما يمكنكم فعله لتصبحوا أكثر قوة في الحياة العامة. |
İstediğini elde edip etmemen güç konusunda ne kadar becerikli olduğuna bağlı ki bu da bizi sonunda toplumsal yaşamda daha güçlü olman için neler yapabileceğine getirir. | TED | يعتمد ما إذا حصلت على ما تريده على مدى مهارتك مع السلطة، ما يأتي بنا في النهاية إلى ما نستطيع فعله لنصبح أكثر قوة في الحياة العامة. |
Yani, kuantum bilgisayar sadece şimdiki bilgisayarların daha güçlüolanı değildir, ampulün mumdan daha güçlü olmaması gibi. | TED | لذلك، الحاسوب الكمي ليس فقط نسخة أكثر قوة عن حواسيبنا الحالية، فقط مثل المصباح الكهربائي الذي لا يزيد عن قوة الشمعة. |
Bizi daha güçlü yapmak için bir takviyedir. | TED | إنه شيء مقوّي لكل منّا شيء يجعلنا أكثر قوة |
Ve inanıyorum ki bu yeni AI dalgası bizi insan ırkı olarak çok daha güçlü kılacaktır. | TED | وأنا أعتقد أن هذه الموجة الجديدة من الذكاء الاصطناعي ستجعلنا أكثر قوة بكثير كجنس بشري |
Ya diğer O'Neill, Daniel'le kristalin içinde bulduğumuz enerjinin daha güçlü, daha gelişmiş formu ise? | Open Subtitles | ماذا لو كان أونيل الآخر مجرد طاقة مثل التي إكتشفناها انا ودانيال في البلورة إلا أنها أكثر قوة و تطورا |
Muhtemelen biraz daha güçlü olması lazım. | Open Subtitles | من أجل كل أعمال الطرق ربما تحتاج إلى أن تكون أكثر قوة. |
İblise dönüştüğünde daha güçlü oluyorsun, değil mi? O durumda, kavga etmekten hoşlanmıyorum. | Open Subtitles | أنت أكثر قوة عندما تكون شيطان - لا أحب أن أتعارك هكذا - |
Titanyum uçlar ve daha güçlü fırlatıcılar ısmarlıyorum. | Open Subtitles | انا طلب نصائح تيتانيوم و بندقية إنطلاق أكثر قوة. |
Gelecek sefer daha sert olabilir misin acaba? | Open Subtitles | هل تظن أنه سيكون أكثر قوة في المرة القادمة |
Sizden çok daha kuvvetli bir şeyin pençesindesinizdir. | TED | أنك في قبضة شيء ما أكثر قوة منك إلى حد كبير. |
- Göründüğümden daha güçlüyüm. | Open Subtitles | يَبْدو ضعيفا إلى حدٍّ ما أَنا أكثر قوة مما أبدو |
Denizlerde bugüne kadar görülmüş en hızlı ve en güçlü fırkateyn... | Open Subtitles | بأسرع و أكثر قوة مدرعة قبل أن تبدأ رِحلتها المائية |
Hiç olmadığınız kadar güçlü olmanıza yardım edebilirim. | Open Subtitles | يُمكنني أن أساعدك لتصبح أكثر قوة من ذي قبل |
Yapmak istediği şeyleri yapmak için bundan biraz daha etkili yöntemleri vardır. | TED | إن لديه طرق أكثر قوة عن ذلك لفعل ما يريد أن يفعل. |
Ya tedaviye ya da daha sağlam bir MR inşa etmeye başlayın. | Open Subtitles | إما أن تبدأوا في العلاج أو نبدأ في بناء جهاز للرنين أكثر قوة |
Bu yarışmayı yapan insanlar, polisden daha güçlüler. | Open Subtitles | الأشخاص الذي يديرون هذا إنهم أكثر قوة من الشرطة |
Sen takımımızdayken daha güçlüyüz. | Open Subtitles | نحن أكثر قوة حينما تكونين متواجدة في الفريق |
Karşı madde cihazları nükleer bombalardan kat kat daha güçlüdür. | Open Subtitles | أيّها القائد، الأجهزة المضادّة للمادة هي الآن أكثر قوة من القنابل النووية. |
Oh, nasıl söyleyeceğimi bilemiyorum. Şimdi daha güçlüsün. Kendinden daha eminsin. | Open Subtitles | أوه , لا أعرف كيف أقول ذلك و لكنك أكثر قوة الآن , و أكثر ثقة بنفسك |
Hükümetin El Coronado havaalanındaki askeri tesislerine yapılan bugünkü saldırının da gösterdiği gibi General Rafael'in liderliğindeki ayrılıkçı silahlı grup her geçen gün Daha da güçleniyor. | Open Subtitles | المجموعة المنشقة عن الجيش بقيادة الجنرال رافاييل أصبحت أكثر قوة كما شوهدت فى هجوم اليوم |
15 yıl sonra, küresel ısınmanın kanıtları çok daha güçlüydü. | TED | بعد 15 سنة، الدليل على الاحترار العالمي كان أكثر قوة. |
Uluslararası değil, ulusal da değil ve bu yüzden şirketler çok güçlü hâle geldi. | TED | وليس دولياً، وليس قومياً، وبالتالي تصبح الشركات أكثر قوة. |