Ajan Bolivar, Connors'un, ERIS için çalıştığını doğruladı. | Open Subtitles | أكّد العميل بوليفار أن كونورس يعمل مع وإي. |
Curtis, alanın kapatıldığını az önce doğruladı ve rehinelerde sadece ufak tefek yaralar olduğunu bildiriyorlar. | Open Subtitles | كيرتس أكّد للتو أنّ المنطقة تم إحتوائها و هم يبلغون عن إصابات طفيفة فقط بين الرهائن |
Otopsi kızın yoğun iç kanaması olduğunu doğruladı, Sopalamayla oluşan. | Open Subtitles | أكّد التشريح أنّها عانت من نزف داخليّ حادّ بسبب الضرب بالهراوة |
İçerideki adamım onayladı. Cuma değil. Bugün olacak. | Open Subtitles | لقد أكّد عميلي المتخفّي الأمر للتوّ ليست الجمعة، بل الليلة |
Savunma Bakanlığı teyit etti. Başlıklar 6 ay önce kaybolmuş. | Open Subtitles | الذي الأوزبكيون إعترفوا وإستخبارات دفاع أكّد ضاع قبل ستّة شهور. |
Organizatörler onun partiye saat 9:30'da geldiğini doğruluyor ama herkes maske takıyordu tabii. | Open Subtitles | أجل، أكّد المُنظمين أنّه وصل إلى الحفلة في الـ 9: 30، لكن كان الجميع مُتنكّراً. |
Doktorlar hayati bir tehlike olmadığı konusunda garanti verdi. | Open Subtitles | و أكّد لنا الاطباء .. ان هذا لا يهدد حياتها |
Cinayet gecesi süpermarkette olduğu doğrulandı. | Open Subtitles | أكّد المتجر الكبير أنّه كان هناك ليلة الجريمة. |
Tomografi çok sayıda akciğer kisti olduğunu doğruladı, bir tanesi test esnasında patlamış. | Open Subtitles | أكّد المسح الطبقيّ للصدر كيساتٍ رئويّةً متعدّدة تمزّقت إحداها أثناء الاختبار |
Morg çalışanlarından biri adresinden bir cesedin alındığını doğruladı. Ben de oraya gittim. | Open Subtitles | شخص ما في المشرحة أكّد أنّ هناك جثة ألتقطت في عنوانه، لذا ذهبتُ إلى هناك. |
Garson, saat 17:00'den 19:30'a kadar orada olduğunuzu doğruladı. | Open Subtitles | لقد أكّد النادل أنّكِ كنتِ هناك من الـ 5 ، وحتّى الـ 7: 30 |
Havaalanındaki tamirci bizim pilotun olduğunu doğruladı. | Open Subtitles | ميكانيكيّ في المطار أكّد أنّ ذلك هو الطيّار. |
Ordu daha sonra bu bilginin gizli olmadığını doğruladı. | Open Subtitles | الجيش فيما بعد أكّد أن المعلومة لم تكُنّ سرية. |
Birleşmiş Milletler soruşturması ailenin bize anlattığı bir çok detayı doğruladı ve Afgan polisinin şikayeti işleme alınmıştı. | Open Subtitles | تحقيق سري للأمم المتحدة أكّد الكثير من التفاصيل التي أخبرتنا بها العائلة، وتحقيق للشرطة الأفغانية كان جاريًا. |
Barmen kapanışa kadar bilardo oynadığını onayladı. | Open Subtitles | لقد أكّد النادل أنّه كان يلعب البلياردو حتّى وقتُ الإغلاق |
Adli tıp onayladı. | Open Subtitles | أكّد الأخصائيّون الجنائيّون ذلك. |
"Yargıç eroine karşı verdiği amansız savaşı sürdüreceğini teyit etti." | Open Subtitles | النائب أكّد أنه سيسعى بلا توقف بأن يحارب الهيروين |
Kanseri rutin bir mamogram sırasında erken fark ettiğimiz için, öncelikli olarak lokal tümör için tedavi opsiyonlarına odaklanabildik. Bu durum erken teşhisin ne kadar önemli olduğunu bana teyit etti. | TED | وبسبب أننا وجدناه مبكرًا خلال فحص الثدي الشعاعي الروتيني، استطعنا التركير في الأساس على خيارات العلاج لتقليص الورم، ما أكّد لي من جديد أهمية تشخيص المرض في مرحلة مبكرة. |
Mutfak ekibi, Wolf'un dün yanında bir sırt çantası olduğunu doğruluyor. | Open Subtitles | لقد أكّد طاقم المطبخ أنّه كان لدى (وولف) حقيبة ظهر البارحة، |
Ölüm zamanında kimsenin giriş yapmadığına dair bize garanti verdi. | Open Subtitles | أكّد لنا انه لم يفعل أحد خلال وقت الوفاة. |
Son çalışmaların oldukça etkiliydi ama insanlığın kurtarılamayacağına karşı olan inancımız doğrulandı. | Open Subtitles | كان عملك رائعا قد أكّد إعتقادنا أن البشرية لا يمكن استبدالها |
- Mulder'ın olaylara bakış açısını onayla. | Open Subtitles | أكّد نسخة مولدر للأحداث. |
Şanslıyız ki anında bunu doğrulayan bir muhbirimiz vardı. Ama Thornton tutuklayamadan ortadan kayboldu. Büyük ihtimalle onu aradığımızı öğrendi. | Open Subtitles | لحسن الحظ، كان لدينا مُخبر آنذاك أكّد ذلك، لكنّه اختفى قبل أن نتمكّن من إعتقاله. |
Arabanızın bu haftanın sonuna kadar tamir edilmiş olacağının garantisini verdi. | Open Subtitles | و قد أكّد أنّ سيّارتكما ستكون جاهزة مع نهاية الاسبوع. |