İnan bana, yalnızlığa alışkınım ama çok hoş bir şey değil. | Open Subtitles | صدّقيني، أنا خبير في ما يتعلّق بالوحدة، وهو أمر غير لطيف |
Hayır, bu hiç hoş bir şey değil. Bu iş yüzünden hapse gireceksin. | Open Subtitles | لا، هذا أمر غير لائق سينتهي بك الحال في سجن النفقات |
şeklinde düşünüyorlar. Birisinin, bilincin açıklanabilir olduğunu düşünmesi cüretini göstermesi bile kabul edilemez. | TED | الوقاحة الشديدة من اعتقاد البعض بأنك تستطيع تفسيرالإدراك هو فقط أمر غير معقول |
Kendi ölümü taklit etmenin yasa dışı olduğunu bile bilmiyorduk. | Open Subtitles | لم نكن نعرف أن تزييف المقتل هو أمر غير شرعي |
- Hiç unutacak gibi değiller. - Hiç hoş bir durum değil. | Open Subtitles | ان الناس لا ينسون, خاصة فى هذه البلدة انه أمر غير لطيف |
Bu çok sağlıksız ve diğer çocuklara kötü örnek teşkil edecek bir davranış. | Open Subtitles | هذا أمر غير صحي و مقلق بالنسبة للأطفال الآخرين |
Evet, çünkü bu doğal bir şey değil genç adam. | Open Subtitles | حسناً ، لأن القتل أمر غير طبيعي أيها الشاب |
Beslenmeyi umduğunuz gıdaya vücudunuzun bunu yapması hoş bir şey değil. | Open Subtitles | و هذا أمر غير جيّد ليقوم به جسدك تجاه الطعام الذي تأمل ان يغذّيك. |
Göründüğünden daha zekisin dedektif, ama muhtemelen bu güzel bir şey değil. | Open Subtitles | , أنت أذكى ممّا تبدو عليه يا مارشال من المحتمل أنّه أمر غير جيّد |
Hipnozdan bu kadar ajite olarak uyanmak beklenen bir şey değil. Evet. | Open Subtitles | هذا أمر غير اعتيادي, أن يظهر التنويم الإيحائي منفعلاً |
Masum insanları acımasızca öldürmek benim için kabul edilebilir bir şey değil. | Open Subtitles | القتل الوحشي للأبرياء الباردة الناس هو أمر غير مقبول بكل بساطة. |
İkimizin de davet edilmesi beklenmedik bir şey değil mi? | Open Subtitles | أن نُدعى كلانا إلى هنا هو أمر غير متوقع قليلاً، أليس كذلك؟ |
Bu kesinlikle kabul edilemez. Bu konuda bana haber verilmiyor. | Open Subtitles | هذا أمر غير مقبول تماماً، لقد تم تجاهلي في هذا. |
Ailemin bulunduğu topluluktan bazı erkekler, bir kadının müzikle uğraşmasının ve medyada olmasının kabul edilemez ve onursuzca olduğunu söylüyorlardı. | TED | شعر بعض الرجال في مجتمع والدي أن ذلك أمر غير مقبول ومخز بالنسبة لامرأة أن تشارك في الموسيقى وتتواجد في وسائل الإعلام. |
Tasarlanma amacı sadece süt üretimini arttırmak olan bir ilaç için bu kabul edilemez | Open Subtitles | والمعاناة واستغاثة الأبقار. هذا أمر غير مقبول لمخدرات صممت ببساطة |
Burada sıra dışı, normalin çok uzağında bir şey teklif ettiğimize göre bunu hayatın boyunca unutmayacaksın. | Open Subtitles | الأن، ما نقترحه هنا ، أمر غير أعتيادي أمر خارج عن النطاق ذلك رهان جيد ذلك سيكون واحد من تلك الأحداث التي لاتنسى |
Ve adamlarına bir grup masum sivilin üstüne ateş açmaları yolunda yasa dışı bir emir vermiş olman | Open Subtitles | أصدرت أمر غير شرعى الى جنودك لأطلاق النار على مجموعة من المدنيين الأبرياء |
Sonra da bulduklarını bana gönderdi. Çok sıra dışı şeyler. | Open Subtitles | وعلى أية حال، لقد أرسل لي هذا وهو أمر غير طبيعي |
Yani, acil bir durum olursa ki bu da olanaksız, yapmamız gereken tek şey telsizi kullanmak olacak. | Open Subtitles | اذا كان لدينا حالة الطوارئ ، وهو أمر غير مرجح سوف نتصل بهم |
Alışılmadık bir durum olduğuna eminim ama yeni fikirler bir takım kalıcı illetleri defetmede şartlar. | Open Subtitles | متأكد أنّ هذا يبدو أمر غير اعتيادي ولكن الأفكار المستحدثة ضرورية لاحتواء مثل هذه الاوبئة |
Eminim gece kulübünde şarkıcılıktan sekreterliğe geçmek epey alışılmadık bir durum ama oldukça yetenekli ve organize olduğumu garanti ederim. | Open Subtitles | أنا متأكدة من أنه يبدو أمر غير تقليدي الانتقال من مغنية في ملهى ليلي إلى سكرتيرة ولكن يمكنني أن أؤكد لك |
Mr. Cannon'ı sizinle buluşması için bir otel odasına davet ettiniz ki bu oldukça uygunsuz bir davranış | Open Subtitles | لقد دعوتي السيد كانون ليقابلك في فندق وهو أمر غير ملائم البته |
Bu magazin gazetecisi için bile etik olmayan bir davranış. | Open Subtitles | هذا أمر غير أخلاقي، حتى بالنسبة لصحفية لأخبار الفضائح. |
Böyle bir davranış sergilemesi çok tuhaf. | Open Subtitles | وهذا أمر غير معتاد لشخص شارك في هذا النوع من السلوك |