..ve bağırsakları dışına akmıştı. | Open Subtitles | عندما أخرجت أمعائه وقمت برميها في المزاريب |
ve, bilirsiniz, o Veena'yı bağırsakları ile de çalabilirdi. | Open Subtitles | و، كما تعلمون ، انه يلعب بشكل أساسي مع فينا أمعائه. |
Karın ve bağırsağına yayılmış iç kanama tespit ettik ama o bir Whiskey. | Open Subtitles | لقد وجدنا نزيفا داخليا شديدا نظرا للضرر ,في معدته و أمعائه لكنه ويسكي |
bağırsağında bulduğumuz bakır tel, bu plastik başlığın içinden geliyormuş. | Open Subtitles | الأسلاك النحاسية التي وجدناها في أمعائه كان ذلك من داخل الغطاء المطاطي |
Böbreklerinden birini ve bağırsağının bir kısmını almak zorunda kaldık. | Open Subtitles | كان علينا أن نستأصل احدى كليتيه و جزء من أمعائه |
Ben de böyle düşündüm ve bağırsaklarındaki şeyleri inceledim. | Open Subtitles | هذا ما إعتقدتُه، لذا فحصتُ محتويات أمعائه. |
Yaşadığı onca şeyden sonra tamamen sağlıklı olan bağırsağını kesip karnında delik mi açacağız? | Open Subtitles | بعد كل ماقاساه، علينا قطع أمعائه السليمة وعمل فتحة في بطنه؟ |
- Hatta... Adam kendi bağırsaklarını bile eğitemez. | Open Subtitles | هذا الرجل لا يستطيع تدريب "أمعائه على الحركة" |
Bayrağın, bağırsaklarında çürüyecek olmasından da rahatsız olabilirsin. | Open Subtitles | ربما حتى تعتقد أن تعفن أمعائه هو أمر مهين |
Ama içimde adamın kafasını öğütüp, bağırsaklarına doldurmak.. | Open Subtitles | أنك كنت تترغبين بطحن رأسه, وإطعامه من خلال أمعائه |
Ve kuzenim bütün toksikleri bağırsakları yoluyla vücudundan attı. | Open Subtitles | و هو أزال فعليّاً كل السُميّة من جسده عبر أمعائه. |
İyi. O kadar iyi ki bağırsakları dışarı fırlamak üzere. | Open Subtitles | إنه بخير لدرجة أنني أكاد أن أقتلع أمعائه |
Adama buğday yedirin oniki parmak bağırsağına ulaşınca da, endoskopi yapın. | Open Subtitles | أجبروه على تناول القمح ثمّ أجروا تنظيراً ما أن يصل إلى أمعائه |
- Devam et. Ağrı, karnında başladı bağırsağına yakın yerde. | Open Subtitles | -لقد بدأ الألم في بطنه، قربَ أمعائه |
Bu çocukla yaklaşık aynı yaştaydı, sadece bağırsağında birkaç canlı RPG vardı. | Open Subtitles | تقريبًا في نفس عمر هذا الشاب باستثناء أن لديه آر بي جي في أمعائه |
bağırsağında olması gerekirken hala midesinde. | Open Subtitles | انها لا تزال في معدته بدلا من أمعائه. |
Çocuk büyüdükçe "kle kai cucullaris", yani kalın bağırsağının astarı yüzüğün etrafını kapatarak onu olduğu yerde tutmuş. | Open Subtitles | عندما بدأ الصبي بالنمو، أطبقت بطانة أمعائه على الخاتم وأبقته في مكانه. من يمكنه الإطلاع على سجلاته؟ |
Öte yandan, bağırsağının dış kısmını kazarak içeri giren bağırsak kurdu-- | Open Subtitles | من ناحيّة أخرى الدودة الشريطيّة التي اخترقت أمعائه |
Beyler, karşınızda bağırsaklarındaki sızıntı nedeniyle septisemiye girmiş bir hasta oturuyor. | Open Subtitles | سادتي الذي أمامكم هو مريض مصاب بتسمم الدم من أمعائه |
- bağırsaklarındaki arteri açmazsak- | Open Subtitles | وإن لم نفتح جريانَ الشريانَ إلى أمعائه... |
- Sigmoid bağırsağını, tendonlarını kesip sağ hepatik fleksurunun anatomisini çalışma imkânı buldun mu, bulmadın mı? | Open Subtitles | -نعم -هل تمكنتِ من تشريح أوتاره .. دخلتِ في أمعائه السفلية |
bağırsaklarını deşmek için, onu feryat ederken duymak için. | Open Subtitles | أن أبقرَ أمعائه.. ! أن أسمع صراخه.. |
"Mezarın anahtarı uzun süredir kayıp. Büyük Mavi Yılan tarafından yutuldu ve onun bağırsaklarında saklı." | Open Subtitles | مفتاح القبر تم فقدانه لقد إبتلع من ثعبان أزرق عظيم وهو مخفي ضمن أمعائه |
Hançerini direk bağırsaklarına sok. | Open Subtitles | إغرزى خنجرك فى أمعائه. |