Elbette, bir kurgu yazarken, gerçek insanları tanımlamazsınız, karakterleri uydurursunuz. | TED | وبطبيعة الحال، عندما تقوم بكتابة خيالا، فإنك لا تصف أناسا حقيقيين، أنت تختلق شخصيات. |
Soyle, odaya insanları getiriyor, burada bir sicim asılı duruyor, ve burada da diğer bir sicim asılı duruyor, | TED | قالت أنها ستجلب أناسا إلى الغرفة ستكون هناك سلسلة تتدلى في هذا المكان، وأخرى هنا |
Sadece insanları öldürmekle kalmaz, mobilyaları da kırar. | Open Subtitles | هو ليس فقط يقتل أناسا بل يكسر الأثاث أيضاً |
Yani onun diğer insanlara kızdığını görmek harika. | Open Subtitles | بالإضافة أنه أمر رائع رؤيته يؤنب أناسا آخرين |
50 yaşın üstündekiler tanımadığı insanlarla çıkmaz. | TED | من يبلغ من العمر فوق الخمسين عاما لا يواعد أناسا لا يعرفهم. |
Bay Hughes, karısı ve küçük Elysia hepsi iyi insanlardı. Evet. | Open Subtitles | هوقس, زوجته, و إليسيا لقد كانو أناسا طيبين |
Öyle insanlar tanıyorum ki benim var olmam onlar için çok önem arzeder ve hayal bile edemeyeceğin yollarla insanların canını yakmasını iyi bilirler. | Open Subtitles | أعلم أناسا يهمهم وجودي وهم اناس يعرفون كيف يؤذونك بطرق لا تخطر على بالك |
Onun günlerinden söz et. İnsanları davet eder miydi? | Open Subtitles | أخبرينى عن يومها , هل هى تستضيف أناسا او تدعوهم |
Beni sorgulayan kadın, insanları tek kişilik hücrelerde yıllarca tecrit ettiklerini böylelikle mahkumların dayanamayıp suçu kabullendiklerini söyledi. | Open Subtitles | تلك المرأة قالت لى بأنهم وضعو أناسا فى زنزانة العزل لسنوات حتى يعترفوا |
Masum insanları ve hayvanları öldürdüğünü bilmiyordun. | Open Subtitles | لم تكن تعلم أنك كنت تقتل أناسا وحيوانات بريئة |
Zenginlerin diğer insanları aldatan, kandıran insanlar olduklarını düşünürdü. | Open Subtitles | كان يظن أن الأغنياء كانوا أناسا يختلسون من الجميع كان يظن أن كل من كان لديه المال كان حتما قد خدع أحداً ما |
Sıradan bir adamdı. Ne zamandan beri banka işlemi yapan insanları soruşturuyorsunuz? | Open Subtitles | لقد كان شخصا عاديا متى كنت ستلاحظ أناسا في البنك |
Sıradan insanları alıp onları silaha dönüştürürsün. | Open Subtitles | أنت تأخذ أناسا عاديين و تحولهم إلى أسلحة |
Bir de bu var. İnsanları, sanki hiçbir şey olmamış gibi görüyorum. | Open Subtitles | وبعد ذلك، هذا الشيء، أرى أناسا غير مبالين |
Bu yangınlar masum insanları öldürmekle kalmadı, şüpheliye de toplum üzerinde kontrol duygusu verdi. | Open Subtitles | هذه الحرائق لم تقتل أناسا أبرياء فقط بل منحت ايضا للجاني شعورا بالقوة على المجتمع |
Herhalde güvenliği 2'ye katlarlar, ve senin gibi insanları uzak tutarlar. | Open Subtitles | على أمل ان يضاعفوا الأمن, ويبقون أناسا مثلك خارجا |
Evet, Damien Scott, ötmemesi gereken insanlara fazlasıyla konuşuyor. | Open Subtitles | داميان سكوت يتحدث كثيرا والى أناسا لا ينبغى التحدث اليهم |
Siz, şanlı avcılar sıradan insanlara dönüştünüz. | Open Subtitles | صار عديم النّفع فأغلِق وصار صيّادو وحوش مثلكم أناسا عاديّين |
Sen masum insanlara zarar verirsin, ben vermem. | Open Subtitles | انت تؤذي أناسا بريئين انا لا أفعل |
CA: Bana öyle geliyor ki nereye dönsen, sana ara sıra zorluk çıkaran insanlarla karşı karşıya geliyorsun. | TED | س أ: يبدو لي ، في كل مكان لكم أذهب إليه، تواجه أناسا تعطيك في بعض الأحيان أوقاتا عصيبة. |
İstediğimiz şey bu, diğer insanlarla buluşmak, toplumun bir parçası olmak. | TED | وهذا ما تريده في حياتك، تقابل أناسا أخرى وتكون جزءا من المجتمع |
İyi insanlardı. | Open Subtitles | ،وقد أحببتُ الكهنة كانوا أناسا طيبين |
Öyle insanlar tanıyorum ki benim var olmam onlar için çok önem arzeder ve hayal bile edemeyeceğin yollarla insanların canını yakmasını iyi bilirler. | Open Subtitles | أعلم أناسا يهمهم وجودي وهم اناس يعرفون كيف يؤذونك بطرق لا تخطر على بالك |