| Bu elektrik şoklarını göndermek çok hoşuma gitmiyor! | Open Subtitles | أنا لا أحب أن أرسل هذه الصدمات الكهربائية |
| Bu kadar uzun süre bağlantısız olmak hoşuma gitmiyor. | Open Subtitles | أنا لا أحب أن أكون خارج الاتصال لهذه الفترات الطويلة من الزمن. |
| Şimdi bu işte hiç alakan yokmuş gibi davranman hoşuma gitmiyor. | Open Subtitles | والآن أنا لا أحب أن اعرف أنك لا تريد الإشتراك في الامر |
| Bak, bir arabanın içinde tuzağa sürüklenirken bunu konuşmak hoşuma gitmiyor ama bana başka çare bırakmadın. | Open Subtitles | أنظري، أنا لا أحب أن أضطر للإنتظار حتى نكون عالقين في سيارة للتكلم حول هذا، لكنك لم تتركي لي الكثير من الخيارات. |
| Bu şekilde burada olmak hoşuma gitmiyor. | Open Subtitles | أنا لا أحب أن أكون من هنا من هذا القبيل. |
| Sıfırcıların bölgesine bu kadar yakın olmak hoşuma gitmiyor. | Open Subtitles | أنا لا أحب أن أكون هكذا الآن في الأراضي صفر و. |
| Devre dışı bırakılmak hoşuma gitmiyor. | Open Subtitles | أنا لا أحب أن أكون خارج الصوره |
| Emirlerime karşı çıkmış olman hoşuma gitmiyor, evlat fakat hatalı olduğumda bunu kabul etmesini bilirim. | Open Subtitles | - أنا لا أحب أن تخالفني، بني، ولكن يمكنني أن أعترف كنت مخطئا. |
| - hoşuma gitmiyor. - Gidiyor. - Gidiyor, evet. | Open Subtitles | أنا لا أحب أن أكون الرئيس - نعم، أنتي تفعلين - |
| Haklı çıkmak hoşuma gitmiyor. | Open Subtitles | انظر، أنا لا أحب أن أكون على صواب. |
| Haklı çıkmak hoşuma gitmiyor. | Open Subtitles | انظر، أنا لا أحب أن أكون على صواب. |
| Biliyorsun ki, kovalanmak hoşuma gitmiyor. | Open Subtitles | أنا لا أحب أن أُلاحق كما ترى |
| Sana yalan söylemek hoşuma gitmiyor. | Open Subtitles | - أجل - أنا لا أحب أن أكذب عليك |
| İkiniz tartışması hoşuma gitmiyor. | Open Subtitles | أنا لا أحب أن ركوب. |