| 16 olmadığını biliyordum ama, dürüst olduğunu sanmakla aptallık ettim! | Open Subtitles | كنت أعرف أنك لستِ في الـ16 لكني كنت أحمق لأصدقك |
| 16 olmadığını biliyordum ama, dürüst olduğunu sanmakla aptallık ettim! | Open Subtitles | كنت أعرف أنك لستِ في الـ16 لكني كنت أحمق لأصدقك |
| Öyleyse geleceğin konusunda ciddi olmadığını kabul etmeliyim. | Open Subtitles | إن لم تذهبي، سأعتقد أنك لستِ مهتمة بمستقبلك |
| Her aşamasında hiç bir zaman yalnız değilsin. Bunu bilmeni isterim | Open Subtitles | اريدك أن تعرفيِ أنك لستِ . وحدك فى اي من هذا |
| Bu yüzden alabileceğini düşündüğün sorumluluklara karşı hazır değilsin. | Open Subtitles | هذا هو السبب في أنك لستِ على استعداد لتحمل المسؤولية التي تعتقدي انكِ قادرة على تحملها |
| Bence süs bebeği olmadığını öğrendiklerinde memnun olacaklardır. | Open Subtitles | أعتقد بانهم سيكونون سعيدين عندما يعلمون أنك لستِ حلوى الخطمى |
| Bunu anladığın anda bu sorumluluğa göre olmadığını anlıyorsun. | Open Subtitles | و بتلك الحظة ستدركين, أنك لستِ قادرة على تحمل مسؤولية ذاك الكرسي |
| Onun hakkında hatırladıkların doğru olup olmadığını bilmediğini söylemiştin. | Open Subtitles | قلت من قبل أنك لستِ متأكده ان تعرفينه عنه كان صحيحاً أم لا |
| Ne oldu biliyor musun, evde oturuyordum ve sonra, senin patronum olmadığını hatırladım. | Open Subtitles | أتعلمين كنت جالسة في المنزل ثم تذكرت أنك لستِ رئيستي |
| Onlardan bir olmadığını ikimiz de biliyoruz. | Open Subtitles | و لكن كلتانا نعرف أنك لستِ واحدة منهن |
| Virginia ile aranızın çok iyi olmadığını biliyorum ama seni biraz kıskanıyor, hepsi bu. | Open Subtitles | أأنتِ جادة. ؟ أعرف أنك لستِ على وفاق مع "فرجينيا". |
| Bunu anladığında sorumluluğa uygun olmadığını da anlarsın. | Open Subtitles | و في تلك اللحظة ستدركين, أنك لستِ قادرة على تحمل مسؤولية ذاك الكرسي" |
| Onun tipi olmadığını söylüyor. | Open Subtitles | أنه يقول أنك لستِ من نوعه المفضل |
| Buraya yalnız olmadığını söylemeye geldim. | Open Subtitles | لقد أتيت هنا لأعلمكِ أنك لستِ وحدك |
| Bu kadar korkunç bir insan olmadığını bu kadar kötü bir insan olmadığını söyle lütfen! | Open Subtitles | أخبريني أنك لستِ هذا الشخص المرعب ! وأنكِ لست هذا الشخص عديم الرحمة ، ارجوكي |
| O olmadığını biliyorum! | Open Subtitles | فإنني أعلم أنك لستِ هي |
| Evet, kestiriyorsan tehlikede değilsin demek. | Open Subtitles | نعم ، لابُد أنك لستِ في خطرٍ وشيك إذا كنتِ تاخذين قيلولة أينما كنتِ |
| Ama tahmin ediyorum, benim hakkımda konuşmak için burada değilsin. - Tabii, sen... | Open Subtitles | ولكن أنا أعتقد أنك لستِ هنا للتكلم عني |
| Ama tahmin ediyorum, benim hakkımda konuşmak için burada değilsin. - Tabii, sen... | Open Subtitles | ولكن أنا أعتقد أنك لستِ هنا للتكلم عني |