Kusura bakmayın ama, Bay Dannon, bu arama kararı izninize ihtiyacımız olmadığını söylüyor. | Open Subtitles | مع كل إحترامى يا أستاذ دانون هذه المذكره تعنى أننا لا نحتاج إذنك |
Burda olmaya ihtiyacımız olmadığını söylemek istiyorum. | Open Subtitles | أسمح إلى أن أقول أننا لا نحتاج أن نكون هنا |
Burda olmaya ihtiyacımız olmadığını söylemek istiyorum. | Open Subtitles | أسمح إلى أن أقول أننا لا نحتاج أن نكون هنا |
Olay şu ki, patlayıcılara ihtiyacımız yok, silahlara veya tehditlere, | Open Subtitles | المسألة أننا لا نحتاج المتفجرات أو الأسلحة أو التهديدات |
Bir SWOT analizine ihtiyacımız olmadığına göre, Doug Guggenheim'ın 80-20 modelini yapmasına ne dersiniz? | Open Subtitles | غير قابل للمس حسنا، تعلمون، بما أننا لا نحتاج تحليل بياني ماذا لو قام دوج جوجنهايم بكتابة |
Bilmiyormuş gibi davranır ancak kız arkadaşlarımla bikinili halde göl evinde kaldığım zamanlar aniden babamın gelip bir şeye ihtiyacımız olup olmadığından emin olma huyu vardır. | Open Subtitles | و ليس الأمر أنه لن يعرف شيئا لأنه عندما نقيم أنا و صديقاتي في منزل البحيرة ونحن مرتديات البيكيني أبي لديه النزعة للظهور في أي وقت ليتأكد من أننا لا نحتاج لشيء |
Öbür çalışanlara ihtiyacımız olmadığını düşünmeye başIıyorum. | Open Subtitles | حسناً، لقد بدأت أفكّر أننا لا نحتاج جميع أيادي المزارعين الأخرى |
Ancak başka kimse hatırlamıyor. Eğer mite ihtiyacımız olmadığını düşünüyorsan delirmiş olmalısın. | Open Subtitles | لكن لا أحد آخر يذكر، إن اعتقدت أننا لا نحتاج الخرافة فقد جننت |
Hâlâ bir çift ele daha ihtiyacımız olmadığını mı düşünüyorsun? | Open Subtitles | لازلت تعتقد أننا لا نحتاج المساعدة ؟ |
Ona ihtiyacımız olmadığını düşünüyordum. | Open Subtitles | كنت تحت انطباع أننا لا نحتاج معرفة ذلك |
Ona silaha ihtiyacımız olmadığını söyledim. | Open Subtitles | أخبرته أننا لا نحتاج إلى أسلحة |
Küçük bir babalık davası meselesi. Oh, Evet, peki, Eminim şuanda o tarz işlere ihtiyacımız yok, teşekkürler. | Open Subtitles | أجل، حسنٌ، أنا متأكد من أننا لا نحتاج تلك الخدمات حالياً، شكراً لكِ |
Sanırım şu anda onu anımsatacak yürüyüşe ya da bir nefese ihtiyacımız yok. | Open Subtitles | أعتقد أننا لا نحتاج تذكار يسير ويتنفس له، صحيح؟ |
İnternet ve bulutla her öğrenci için her zaman bir uzmana ihtiyacımız yok, birbirlerine yakın olmak hatta aynı organizasyonda olmak zorunda değiller. | TED | يعني الإنترنت والسحابة أننا لا نحتاج دائماً إلى خبير واحد لكل متدرب، لكي يستطيعوا جسديا أن يكونوا بالقرب من بعضهم أو حتى أن يكونوا في نفس المنظمة. |
TV kanalları için yazılı bir sözleşmeye ihtiyacımız olmadığına emin misin? | Open Subtitles | هل تعتقد حقاً أن البيسبول الأمريكية ستشتهر؟ هل أنت متأكد أننا لا نحتاج لعقد مكتوب لاستديوهات التلفزيون؟ |
Bu gerçekten güzel bir fikir, Austin, ama senin yardımına ihtiyacımız olmadığına eminim. | Open Subtitles | هذه فكرة جميلة, (أوستن)، ولكن أنا متأكدة جدا أننا لا نحتاج مساعدتك. |
Göl evinde ortalıkta yürüyen birkaç yarı çıplak popo olunca bizi ziyaret edip bir şeye ihtiyacımız olup olmadığından emin olmak hoşuna gidiyor. | Open Subtitles | و لكن عندما يكون هناك مجموعة من الفتيات العرايا يتسكعن في بيته فإنه يحب من آن لآخر أن يزورنا ليطمئن من أننا لا نحتاج شيئا |