Mesele şu, bu doğru değil. Bunu söylemenin önemli olduğunu düşündüm. | Open Subtitles | المهم ، أنه ليس صحيحاً ظننت أنه مهم أن أقول هذا |
Sadece sıralamamız bile dünyaya neyin bizim için önemli olduğunu gösteriyor. | TED | وذلك الترتيب يظهر للعالم ما كنا نعتقد أنه مهم. |
Otoriteler önemli olduğunu fark edince kazı başlattılar. | Open Subtitles | وما أن قرروا أنه مهم حتى نظموا عمليات الحفر |
Bence bu çok önemli, çünkü şu anda birilerinin bir şeyler yapması gerekiyor. Ve bu jenerasyonun gazileri, eğer imkan tanınırsa bu şansa sahip. | TED | أعتقد أنه مهم للغاية، لأنه الآن ينبغي أن يتقدم شخص ما، ولدى هذا الجيل من قدامى المحاربين الفرصة لفعل ذلك، إذا تم إعطاؤهم الفرصة. |
Böyle önemli olduğu için Iütfen belge gelir gelmez arayın. | Open Subtitles | وبما أنه مهم الرجاء الاتصال بنا حال وصولها |
Fark eder; çünkü Bu önemli bilgiyi öğrenmek isterdim. | Open Subtitles | أنه مهم ، لأن تلك معلومات مهمة أود معرفتها |
Bu yüzden, eğer masana, önemli olduğunu düşündüğün bir şey gelirse doğruca bana bildirmeni istiyorum, tamam mı? | Open Subtitles | لذا لو مر بك أي شيء تعتقد أنه مهم اريدك أن تأتي به إلي مباشرةً، مفهوم؟ |
Ve gerçekten önemli olduğunu da biliyorum. Ama ikisinde de bulunabilirim. | Open Subtitles | وأنا أعلم أنه مهم جدًا ولكن بإمكاني فعل الأثنين معًا |
önemli olduğunu düşündüğünüz bir şey bulursanız, kesinlikle dokunmayın. | Open Subtitles | إن عثرتم على شيء تعتقدون أنه مهم لا تلمسوه |
Onun senin için önemli olduğunu anlıyorum, kelimeler seni rahatlatıyor ve onun itibari değerini ortaya çıkarıyor. | Open Subtitles | أفهم لماذا تعتقد أنه مهم جدا. الكلمات تعطيك راحة، وقيمة ظاهرية، يبدو كما لو أنهم يحاولون لإلهام أفضل حبا في الناس. |
- Bilmiyorum, ama birşeyler bana bunun önemli olduğunu söylüyor. | Open Subtitles | لا أعلم لكن شيء ما يخبرني أنه مهم لماذا؟ |
önemli olduğunu düşündüğüm bir işim vardı, iyi de yapıyordum. | Open Subtitles | كان لديّ عمل اعتقدت أنه مهم واعتقدت أنني كنت بارع فيه |
Neden yapıyorsun ne yapıyorsun, ama bunun senin için önemli olduğunu biliyorum, ve... ve kararını destekliyorum. | Open Subtitles | لماذا تفعل ما تفعله ولكنني أعلم أنه مهم بالنسبة لك و ولذا أنا أدعم قرارك |
Bana güvenebilmenin çok önemli olduğunu düşünüyorum sadece. | Open Subtitles | أنا فقط أعتقد أنه مهم لك . كي تكوني قادرة على الثقة بي |
Söylediklerini dinliyorum ve önemli olduğunu biliyorum ama sana söylediklerimden daha önemli değil ve ben de senin dinlemeni istiyorum. | Open Subtitles | هو الخطوة الأولى بتحقيقي الأمر أنصت لِما تقول وأعرف أنه مهم ولكنه لا يفوق ما أخبرك به أهمية وأريد منك الإنصات لذلك |
Ve bence bu çok önemli. Çünkü mesela Mozart'ın piyanonun teknolojisinin buluşundan önce yaşadığını düşünün. Toplum için ne büyük bir kayıp olurdu. | TED | وأعتقد أنه مهم للغاية. لأنك إن أستطعت تخيل موتسارت قبل أن تُكتشف تكنلوجيا البيانو ، كم ستكون خسارة المجتمع. |
Benim sana inanmamın bir önemi yok. Benim için önemli. Herşeyden daha çok önemli. | Open Subtitles | ـ أنه لا يهم بما أصدقكِ ـ أنه مهم بالنسبة ليّ، أكثر من أيّ شيء |
Benim. Sana bir şey göstermem gerekiyor. çok önemli. | Open Subtitles | أنه أنا ،أريد أن أريك شيئاً أنه مهم جداً |
Kimin için çalıştığından emin değilim. Ama onun için önemli olduğu kesin. | Open Subtitles | ،لست متأكداً لحساب من يعمل ولكن من المؤكد أنه مهم له |
Yüzde doksan beş karışımımız var ve yağlı içeriğimiz kapalı fotobioreaktör sistemindekinden daha yüksektir ki bunun çok önemli olduğu kanısındayız. | TED | لدينا 95% من الخليط و المحتوى الدهني يكون أعلى من نظام المفاعل الحيوي المغلق و الذي نعتقد أنه مهم جدا. |
Benim için önemli olduğu ortada. | Open Subtitles | من الواضح أنه مهم بالنسبة لي |
Bu önemli bir şey değil mi sence? | Open Subtitles | ألا تعتقدين أنه مهم ؟ |