Ama oğlu daha değerli şeylerle ilgileniyormuş. - Tablolar, sanat eserleri. | Open Subtitles | بإستثناء أن إبنه تعامل بأشياء أعلى، لوحات فنية، و قطع أثرية. |
Bluetooth'uma gelen bilgiye göre, onun oğlu. Çın-çın! | Open Subtitles | ولكن بالحكم من سماعة الأذن هذه ، أن إبنه هو.. |
Babası para bağışı yaptı ve bu sene kesin oğlu kazanacak. | Open Subtitles | والده من وهبَّ الجائزة... ومن الواضح أن إبنه يُفترض أن يفـوز بها هـذا العـام |
Eminim ki kral oğlunun sokak kedileriyle boğuştuğunu öğrenirse pek mutlu olmayacaktır. | Open Subtitles | أعتقد أن الملك لن يكون سعيداً بمعرفة أن إبنه يصارع قطط الزقاق |
Sence Kumandan'a, oğlunun süper gücü olmadığını söyleyebilir miyim? | Open Subtitles | تُريدني أن أكون أنا من يقول للقائد أن إبنه ليس لديه قدرة ؟ |
Bahse girerim oğlu onu çok özlemiştir. | Open Subtitles | أراهن على أن إبنه بالفعل إفتقده |
Alt tarafı oğlu, senin apartmanında yaşıyor. | Open Subtitles | صادف أن إبنه جارك |
Benim karakterim Doktor Stephen Wilson da üzgün çünkü oğlu onun tavsiyesini istememiş. | Open Subtitles | شخصيتي الدكتور (ستيفن ويلسون) أيضا حزين بسبب أن إبنه لم يأخذ بنصيحته |
Şimdi bu nazik beyle tanıştım, oğlu Hunts Bay Akademisi'ne gidiyormuş. | Open Subtitles | لقد إلتقيت لتوي بألطف رجل وحدث أن إبنه يذهب أكاديمية (هانتس باي) يا له من عالم صغير |
oğlunun, kurtların saldırısına uğradığını duyunca kampa dönüyor. | Open Subtitles | لقد عاد الى المُخيَّم ليسمع أن إبنه قد إعترضَ هجوم ذئبٍ. |
oğlunun dudaklarının odun kesicisine düşmesini istediğimi söyledin mi? | Open Subtitles | أوه ، هذا لطيف ، هل قلت له أنني أتمنى أن إبنه يتدحرج إلى لغابة ؟ |
oğlunun dediğine göre, ölmeden hemen önce parktaki bankta bu adamla konuşuyormuş. | Open Subtitles | ماعدا أن إبنه رآه يتحدث إلى هذا الرجل في مكان الحادث قبيل موته بلحظات |
Bunu kızlarından beklermiş ama oğlunun farklı olacağını sanırmış. | Open Subtitles | لقد توقع الأمر من إبنته لكنه إعتقد أن إبنه سيكون مختلف |
Kendi silahıyla oğlunun öldüğünü öğrenirse kahrolur ihtiyar. | Open Subtitles | إذا عرف أن إبنه مات بمسدسه سيتحطم |