Bazı insanların yaşamlarında travmatik deneyimleri olduğunu | TED | لقد فهمت أيضاً أن بعض الأشخاص مروا بتجارب صعبة منحتهم خبرة في الحياة. |
Bir şekilde Bazı insanların ölmeyi hak ettiğine inanılır aksi takdirde iyi insanlar kendilerini yaşam şansının çok çarpıtıldığı yerlerde yaşamaya ikna ederler. | TED | عبر الاقتناع أن بعض الأشخاص يستحقون الموت على نحو ما، يسمح الأشخاص الجيدون لأنفسهم بالعيش في أماكن حيث تكون فرص العيش شديدة الانحراف. |
Bazı insanların diğerlerine nazaran daha kolay morarmaları hemen ilgimi çeker. | Open Subtitles | انه يأثرنى تقريبا كيف أن بعض الأشخاص يحصلون على كدمات أسرع من الأخرين |
Ve herkes Bazı insanların diğerlerinden daha değerli olduğuna inanıyordu. | Open Subtitles | والجميع كان يعتقد أن بعض الأشخاص يُعدون أكثر قيمة من أشخاص آخرين |
Ve herkes Bazı insanların diğerlerinden daha değerli olduğuna inanıyordu. | Open Subtitles | والجميع كان يعتقد أن بعض الأشخاص يُعدون أكثر قيمة من أشخاص آخرين |
Bazı insanların aileye uygun olmadığını. | Open Subtitles | أن بعض الأشخاص لا يناسبهم الانتماء إلى عائلة. |
Bazı insanların özel bir gene sahip olduğunu ve bu sayede hayvanların onlardan uzak durduğunu düşünüyor. | Open Subtitles | تظن المجموعة التي كنت أعمل معها أن بعض الأشخاص يملكون جيناً خاصاً يبعد عنها الحيوانات |
Bunun sebebi 40 bin yıl öncesine dayanıyor. O zamanlar birtakım insan nüfusu Neandertallerle ürediği için bu, bugün yaşayan Bazı insanların Neandertal soyundan olduğu anlamına geliyor. | TED | لأنه منذ حوالي أربعين ألف سنة، تزاوجت بعض الجماعات البشرية مع الإنسان البدائي، بمعنى أن بعض الأشخاص الأحياء اليوم لديهم أسلاف الإنسان البدائي |