Ancak, anlamalısın ki hayatının her günü Tanrı'ya hizmet etmiş bir kadındı. | Open Subtitles | الآن ، عليك أن تتفهم هذه امرأة خدمة في سبيل الله كل يوم من حياتها |
Ve anlamalısın, benim kadar yakışıklı olduğun zaman çok az şey canını sıkar. | Open Subtitles | و يجب أن تتفهم عندما تكون وسيم بقدري قد يزعجك قليلاً |
Bu yüzden konuşmak istemezsem beni anlarsın umarım. | Open Subtitles | هل بإمكانك أن تتفهم إنني لست في حالة جيدة؟ |
Beni anlasa anlasa, bir sen anlarsın. Nedenini anlaman gerek. | Open Subtitles | أنتَ من بين جميع الناس يجب أن تتفهم ما أفعل، يجب أن تتفهم السبب. |
Şişeden çıkacak cini bir daha içeri sokamazsın. Bunu anlamanı istiyorum. | Open Subtitles | آمل أن تتفهم أنه بمجرد ان تُفتح الزجاجه لايُمكنك إغلاقها |
Bunu anlamanı beklemiyorum çünkü o zamanlar küçük bir çocuktun sen. | Open Subtitles | أنظر ، لا أتوقع أن تتفهم هذا لأنكَكنتولداًصغيراً، |
Lütfen Müdür Joo'nun bu konuda sesini yükseltmesine anlayış gösterin. | Open Subtitles | أرجوا منك أن تتفهم نبرة المفوض الحادة في هذه المسألة |
Bayan Macintosh ile beni birbirimize bağlayan duyguları anlayamazsın. | Open Subtitles | لا يمكنك أن تتفهم المشاعر التي تربط بيني وبين الآنسة ماكينتوش |
Umarım anlıyorsundur. Her şeyin kitabına uygun olması lazım. | Open Subtitles | أتمنى أن تتفهم بأن الأمور يجب أن تجرى بطريقة معينة |
Bütün bunlara tek başıma karar veremeyeceğimi anlamalısın. | Open Subtitles | عليك أن تتفهم أنني لست أنا وحدي من يقرر. |
Senden hiçbir şey istemedim önce. O kadar insan arasında en iyi sen anlamalısın bunu. | Open Subtitles | لم أطلب منك أي شيء قبلاً، وأنت بالذات يجب أن تتفهم طلبي |
Öncelikle şunu anlamalısın eskiden gerçekten fakirdim. | Open Subtitles | أولًا، عليك أن تتفهم أنني كنت فقيرة للغاية |
Duydum ama sen de koşulları anlamalısın. | Open Subtitles | أسمعك ولكن عليك أن تتفهم الظروف |
Ama hiçbirine cevap veremeyeceğimi de sen anlarsın. | Open Subtitles | لكن يمكن أن تتفهم أنّي لا يمكن أن أجيبك عليها |
Bir gün baba olduğunda anlarsın. Layık olan biri çıkana dek kimseyi kızına uygun görmezsin. | Open Subtitles | أنك ستكون أب في يوم ما عليك أن تتفهم لن يكون هناك رجل لائق لأبنتك الصغيرة |
Senden Bunu anlamanı beklemek haksızlık olur. | Open Subtitles | ليس من العدل أن أطلب منك أن تتفهم. |
Bunu anlamanı beklemiyorum. | Open Subtitles | لا أتوقع منك أن تتفهم |
Onunla evlenmeyi düşünmeme anlayış gösterirsin. | Open Subtitles | أعتقد أنه يمكنك أن تتفهم أنني فكرت في الزواج منها |
Bayan Mekintoş ve beni birbirimize bağlayan duyguları anlayamazsın sen. | Open Subtitles | لا يمكنك أن تتفهم المشاعر التي تربط بيني وبين الآنسة ماكينتوش |
Umarım bunu seçimden önce basmana izin veremeyeceğimizi anlıyorsundur. | Open Subtitles | آملُ أن تتفهم بأننا لا يمكن أن نسمح لك أن تطبع الكتاب قبل الانتخابات |