Sana çocuğun yakınlarda ve güvende olduğunu söylediğimde sen de bana güvenmelisin. | Open Subtitles | ويجب أن تثق بي عندما أخبرك أن الفتاة بأمان وقريبة من هنا |
Sevgili kardeşim, birinin şarabını zehirlemiş olduğundan korkmadan tebaanın sevgisine güvenmelisin. | Open Subtitles | أخي العزيز، يجب أن تثق في جازبيه مواضيعك، كما انك لا تخاف شخص ما قد يسمم نبيذك. |
Ona güvenebilirsin. İyidir. Sizinkilere söyle, rahatlarına baksınlar. | Open Subtitles | . تستطيع أن تثق به أطلب ممن معك أن يرتاحوا |
Bir şeyler yapmam gerek ve bunu bizim için yaptığıma güvenmen gerek. | Open Subtitles | يجب أن أفعل شيئاً و أريد أن تثق بأن هذا من أجلنا |
Ve başımıza başka bir iş açmış olursun. Babana güven sen. | Open Subtitles | أجل، أو بالأحرى بوسعك بدء أمر آخر، عليك أن تثق به. |
Hayır, ama annenin her zaman söylediği gibi tatlı bir kıza güvenemezsin. | Open Subtitles | لا، ولكن أمي قالت دائماً لا يمكنك أن تثق بي فتاة جميلة |
Bana inanmak için sebebin olmadığını biliyorum ama bana güvenmelisin, tamam mı? | Open Subtitles | ، ليس لديك سبب يجعلك تُصدّقني لكنّك يجب أن تثق بي |
Haklı olduğumu biliyorsun, peder. Bana güvenmelisin. | Open Subtitles | أنت تعرف أنني على حق يا أبتي يجب أن تثق في |
Bize güvenmelisin, Nick.Bizler hayatını sana geri verebilecek yegane insanlarız. | Open Subtitles | أنت يجب أن تثق بنا، نيك. نحن الوحيدون الذين يمكن أن يعيدو لك حياتك. |
Sadece polisi aradım dediğimde bana güvenmelisin. | Open Subtitles | يجب أن تثق بي عندما أقول لك بأنني كلمت الشرطة فقط. |
İnsanları görünüşlerine göre yargılıyorsun. Onlara güvenebilirsin. | Open Subtitles | لا تحكم على الناس من مظهرهم ، يمكنك أن تثق بهم |
Tamam, senin için yapacağım. Endişelenme, bana güvenebilirsin. | Open Subtitles | حسناً سأقوم بالتوصيل لأجلك , لا تقلق , تستطيع أن تثق بي |
Tamam, ona güvenebilirsin. O yeni efendimiz. | Open Subtitles | انه بخير, يمكنك أن تثق به انه سيدنا الجديد |
Çabuk ol da doğ artık. Birilerine bir ara güvenmen gerek. | Open Subtitles | إستعجل وتحدث، عليك أن تثق بأحد في وقت ما |
İkizler yılan gibidir. Yılana güven olmaz. | Open Subtitles | الجوزاء هو الثعبان ,لا يمكنك أن تثق بالثعبان |
Evet, evet, başardın. Fakat her zaman şansa güvenemezsin. | Open Subtitles | نعم لقد فعلتها ولكنك لا يمكنك أن تثق بالحظ دائما |
Ama o aşkı almalısın kardeşim ve Allah'ın takdirine inanmalısın. | Open Subtitles | لكن عليك أن تنتزع ذلك الحب, يا أخي، وعليك أن تثق بقدرة الله. |
Ben ona güveniyorum o yüzden sen de bana güvenmek zorundasın. | Open Subtitles | حسنا ، انا أثق بها إذا عليك أنت أن تثق بي |
Çünkü bu noktada bana ya güvenirsin ya da güvenmezsin. | Open Subtitles | لان عند هذه النقطة إما أن تثق بي أو لا |
Eğer güvenebileceğinden emin olmadığı ben isem, ona güvenmesi gerektiğini söylediğimde bana nasıl güvenebilir ki? | Open Subtitles | كيف افترضت أن تثق بي بإخبارها بأنها تستطيع ؟ |
Ama yine de, bir noktada ya bana güveneceksin ya da beni vuracaksın. | Open Subtitles | ولكن في لحظةٍ ما عليك إمّا أن تثق بي أو تطلق عليّ النّار |
Lisedeki sevgilisiyle çıplak bir fotoğrafını paylaştı, ona güvenebileceğini sanıyordu. | TED | قامت بمشاركة صور عارية لها مع صديقها من المدرسة الثانوية، معتقدةً أنه من الممكن أن تثق به. |
Bana güvenmeni istiyorum, buradayım ve sana kötü bir oyun oynuyorum. | Open Subtitles | ، أنا هنا أطلب منك أن تثق بي و أنا ألعب لعبة قذرة عليك |
El yazınıza güvenmeyi öğrenmelisiniz. Bu hayatınızın önemli bir kısmı haline geliyor. | Open Subtitles | يجب أن تتعلم أن تثق بخط يدك سيصبح جزءاً هاماً من حياتك |
Hiç kimseye güvenemezsiniz çünkü test etmek yetersiz. | Open Subtitles | ليس بإمكانك أن تثق بأي أحد لأن الإختبارات غير فعالة |
Bugünlerde güvenebileceğin iyi bir yardım bulmak çok zor | Open Subtitles | من الصعب أن تجد مساعد جيداً تستطيع أن تثق به في هذه الأيام |