Olmaz demeden önce bu şeyin nasıl çalıştığını görmelisin. Gel. House. | Open Subtitles | يجب أن ترى كيف يعمل هذا الشئ قبل أن ترفض، تعال |
Belki de hayat onsuz nasıl olur görmelisin. Neler oluyor? | Open Subtitles | لربما يجب أن ترى كيف هي الحياة بدونه. ماذا يحدث؟ |
Bu sayede baktığınızda arkadan nasıl gözüktüğünüzü ya da tüm çevrenizi görebilirsiniz. | TED | وبهذا يمكنك أن ترى كيف تبدو من الخلف أو من كل الاتجاهات بالنظر في هذه المرآة. |
Şimdi de cerrahların nasıl odaklandıklarını, ne kadar konsantrasyon gerektiğini görebilirsiniz. | TED | لا يوجد دماء. وبإمكانك أن ترى كيف يُرَكِّز الجراحون هنا، وكمية التركيز المُحتاجة. |
Kanalları takip edebiliyorsunuz ve nasıl birleştiklerini görebiliyorsunuz. | TED | و يمكنك تتبع تلك القنوات و أن ترى كيف تلتقي جميعها |
Perl ünlü bir programlama dilidir, burada farklı yazılımcıların dosyaları nasıl değiş-tokuş ettiklerini ve bir projede nasıl beraber çalıştıklarını görüyoruz. | TED | بيرل هي لغة برمجة مشهورة ، وهنا يمكن أن ترى كيف أن المبرمجين المختلفين يتبادلون الملفات ، ويعملون معاً على مشروع معين. |
Yani bir şekilde Kopenhag'daki Dağ'ın nasıl olup da azerbeycan'ın yedi tepesine doğru bir şekilde geliştiğini görebilirsiniz. | TED | لذلك يمكنك بطريقة ما أن ترى كيف أن الجبل في كوبنهاغن نوع من التطور للقمم السبعة في أذربيجان |
Daha çok politikacılar ve şirketler kesimi dünyanın nasıl değiştiğini görmek istiyor. | TED | وأيضًا فهناك المزيد من صانعي السياسات وقطاعات الشركات تود أن ترى كيف يتغير العالم. |
- nasıl olduğu anlaşıldı. - Lütfen. Sadece bir dakika sürer. | Open Subtitles | ـ تستطيع أن ترى كيف وقع الحادث ـ أرجوك ، دقيقة واحدة |
'Yalnız', para nasıl da akıyor görmelisin. | Open Subtitles | أيها الوحيد ، يجب أن ترى كيف تتدفق النقود |
İnanılmaz... Beyaz bir kızın onun karşısında nasıl eridiğini görebilirdiniz. | Open Subtitles | غير معقول، يمكنك أن ترى كيف لفتاة بيضاء أن تفع في غرامه |
belki nasıl bir yılana dönüşebileceğimi görmek istersin! | Open Subtitles | ربما تحب أن ترى كيف يمكنني أن أتشبه بالثعبان |
Tüm disklerin nasıl preslendiğini görüyormüsün? | Open Subtitles | يمكنكَ أن ترى كيف أن هذه المناطق مضغوطة جميعها |
Bu iki şeyin nasıl bağlantılı olduğunu göremiyorsan... senin için yapabileceğim hiçbir şey yok. | Open Subtitles | إذا استطعت أن ترى كيف أن الأمران مرتبطان لا يوجد شيء أقوم به من أجلك |
Bir domuzun, sofralarınıza nasıl geldiğini görmek ister misiniz? | Open Subtitles | أتريد أن ترى كيف يتحول اللحم من حب الحياة إلى شوكتك و سكينك؟ |
nasıl işlediğini yalnızca dışardan değil içerden de görebilirsiniz. | Open Subtitles | يمكنك أن ترى كيف يعمل ، ليس من الخارج فقط بل ومن الداخل |
Böylelikle buraya geldiğinizde nasıl görüneceğinizi öğrenirsiniz. | Open Subtitles | هكذا يمكنك أن ترى كيف يكون منظرك و أنت هناك |
nasıl göründüğünü anlayabilirsin. | Open Subtitles | يمكنك أن ترى كيف يبدو ، على الرغم من ذلك |
O adamların bana nasıl baktıklarını görmeliydin. | Open Subtitles | حسناً, كان عليكَ أن ترى كيف كان هؤلاء الرجال ينظرون إلي. |
Bazen o uyurken küçük bir çocukken nasıl birşeye benzediğini görebilirsin. | Open Subtitles | أحياناً عندما يكون نائماً يمكن أن ترى كيف كان شكله عندما كان فتى صغيراً |