Yeterince yakından baktığında seri halde üretilmelerine rağmen her makinadaki algoritmanın farklı olduğu görebilirsin. | Open Subtitles | وإذا أمعنت النظر بما يكفي يمكنك أن ترين أن هناك فرق بين تشويش النمط في حسابات كل كميرا حتى لو كانت متقنة الصنع |
Biraz yakına gelip nasıl yapıldığını görebilirsin. | Open Subtitles | هيّا أقتربي، يُمكنكِ أن ترين كيف يتم فعلها. |
Sadece bir gün içinde, hastalığın beynine ne kadar zarar verdiğini görebilirsin. | Open Subtitles | فقط في غضون يوم واحد يمكنكِ أن ترين قدر التلف الذي أحدثه المرض |
Kötü bir adamın işini nasıl yürüttüğünü Görmek mi istiyorsun? | Open Subtitles | تريدين أن ترين كيف يؤدي الرجل الشرير تجارته؟ |
görmüyor musun, ikimiz de geri zekalıyız. | Open Subtitles | ألا تستطيعين أن ترين اننا بلهاء و أغبياء ؟ |
Bak işte orada, görebiliyor musun? | Open Subtitles | انظريّ، يمكنكِ أن ترين ذلك هناك, أليس كذلك؟ |
Hediye dükkanında güller için istedikleri fiyatları görmeliydin. | Open Subtitles | يجب أن ترين كم يدفعون للورد بمحل الهدايا |
Ekranda göremediğin detayları burada görebiliyorsun. | Open Subtitles | تستطيعين أن ترين تفاصيل لا تستطيعين أن تريها على الشاشة. |
Çoğu insanda, olayı tüm açılardan görecek anlayış yoktur. | Open Subtitles | وهو شيء ليس موجود لدى الكثير وما يتطلبة الأمر أن ترين كامل الصورة |
görebilirsin, görebilirsin. | Open Subtitles | وتستطيعين أن ترين. تستطيعين أن ترين. |
Çok iyi bir fikir! Artık neden en iyi avukatlardan birisi olduğunu yakından görebilirsin... | Open Subtitles | هذه فكرة جيدة، يمكنكِ أن ترين لماذا يعتبر من أفضل المحامين... |
görebilirsin. İnsanların elleri var. | Open Subtitles | تستطيعين أن ترين, و"الناس" لديهم أيدى. |
Artık görebilirsin. | Open Subtitles | تستطيعين أن ترين الآن. |
görebilirsin. | Open Subtitles | تستطيعين أن ترين. |
Ruhani dünyayı Görmek korkunç bir şey, değil mi? | Open Subtitles | هذا شيئ فظيع، أن ترين العالم الروحي، أليس كذلك؟ |
Koç P'nin seni ne kadar sevdiğini ve sana bu şansı vermek istediğini görmüyor musun? | Open Subtitles | ألا تستطيعين أن ترين أن المدربة بافليك تحبك كثيراً ؟ أنها أرادت لكِ آن تحصلي على هذه الفرصة ؟ |
Cheryl, arabada kaç şüpheli olduğunu görebiliyor musun? | Open Subtitles | شيريل" هل يمكنك أن ترين عدد" المشتبه بهم فى السيارة ؟ |
Meydandaki kalabalığı görmeliydin. | Open Subtitles | - أجل - كان ينبغي أن ترين الحشود في الميدان |
Gün ışığından hoşlanmıyorlar çünkü böylelikle dudak kalemlerinin ağız kırışıklıklarına nasıl karıştığını görebiliyorsun. | Open Subtitles | إنهم لا يحبو ضوء النهار لأنك تستطيعين أن ترين كيف تنزف شفاههم وتلك التجاعيد في الفم |
Çoğu insanda, olayı tüm açılardan görecek anlayış yoktur. | Open Subtitles | وهو شيء ليس موجود لدى الكثير وما يتطلبة الأمر أن ترين كامل الصورة |